UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan Sivas Divriği Ulu cami ve Darüşşifası 9 yıllık restorasyonun ardından açılışlı yapıldı.
Divriği’de bulanan cami, darüşşifa ve türbeden meydana gelen bir külliye ziyaretçi akınına uğradı. Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlı Mengücek Beyliği döneminde inşa edilmiş olan Ulu Cami, Süleyman Şah’ın oğlu Ahmet Şah tarafından; Darüşşifa ise eşi Melike Turan Melek tarafından 1228 yılında başlanıp 1243 tarihinde yapılmış. Başta kapılar ve sütunlar olmak üzere, külliyenin bir çok yerinde bulunan, Ahlatlı ve Tiflisli ustaların ellerinden çıkan, taş işçiliğinin en nadide ve en ince örneklerini yansıtan harikulade motifler tüm dünyanın ilgi ve dikkatini çekmektedir.
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan Divriği Ulu cami ve Darüşşifası açılışından buya 40 bin kişi ziyaret etti. Sivas Valiliği resmi internet sitesinden aldığımı bilgilerde şu ifadelere yer verildi, “Bu eseri farklı ve özgün kılan bir diğer özellik de, uzaktan bakıldığında simetrik olduğu düşünülen, fakat özünde asimetrik olan bezemelerde yer alan on binlerce motifin hiç birinin bir daha kendini tekrar etmemesi; kâinattaki farklı varlıkların muhteşem bir ahenk ve denge içerisinde olduklarının taşa nakşedilerek gözler önüne serilmesidir. Mimari üslubu, süsleme ve örtü sistemlerinin dengeli ve uyumlu tasarımıyla önem kazanan bu şaheser, dünyada, görülmeye değer eserler listesinin başında yer almaktadır. Bu büyüleyici eseri anlatmaya sözlerin yetersiz kalacağını Evliya Çelebi yüzyıllar önce şöyle ifade etmiştir: "Methinde diller kısır, kalem kırıktır". Görenleri kendisine hayran bırakan bu muhteşem abide eser, sanat tarihçileri tarafından "Divriği mucizesi", "Anadolu’nun Elhamrası" gibi ifadelerle tanımlanmıştır. 1985 yılında UNESCO tarafından "Dünya Kültür Mirası" listesine alınan, İslam mimarisinin bu başyapıtı, aynı zamanda T.C. Cumhurbaşkanlığı makamının koruması altındadır.”
Divriği Ulu Camii İmam Hatibi ve gönüllü mihmandarı Nail Ayan, “Restorasyon, caminin özgün yapısına sadık kalınarak, her bir taş titizlikle incelenip korunarak gerçekleştirilmiştir. 1939 Erzincan depremi sonrasında dönme özelliğini kaybeden şifahane bölümündeki denge sütunu, yaklaşık 85 yıl sonra yeniden döndürülebilmiştir. Ayrıca, şifahanedeki akustiği sağlayan ve su şırıltısıyla hastaları rahatlatan havuz da restore edilerek yeniden aktif hale getirilmiştir," dedi.