Yıldırım, Aydoğdu ve Aksun Kartal Cemevi'nde.... Yıldırım, Aydoğdu ve Aksun Kartal Cemevi'nde....

Bu türkülerin çoğu beklenmeyen bir ölüm ve acıklı bir olay karşısında söylenmişlerdir. Yani birer ağıt özelliği taşımaktadırlar. Çeşitli kaynaklardan tespit ettiğimiz yirmi beş hikâyeli türkünün on dördünde ölüm teması ortak olarak kullanılmıştır. Diğerlerinde ise; ayrılık, göç ve hüzün temaları işlenmiştir. Bu türkülere o yöre insanının coşkusu, sevinci ve mutluluğu yansımamıştır. Bu da hikâyeli türkülerin çoğunun ağıt özelliği taşıdığını doğrulamaktadır.

Erzincan’a girdim ne güzel bağlar”, Erzincan halk türküleri içinde en çok sevilen bir uzun havadır. Güzel olduğu kadar da acı bir gerçeği dile getirir. Erzincan, yemyeşil beldelerimizden biridir. Birinci Dünya Savaşı yıllarında bu “güzel bağlar” da tıpkı o günkü Erzincanlılar gibi hüzünlüydü. Çünkü, bu bağlar terk ediliyordu. 1916 yılında Ruslar Erzurum’u almış. Erzincan’a doğru ilerliyorlardı. Hâlen yaşlı Erzincanlıların hatıraları arasında kalan ve genç nesillerin masal havası içinde dinledikleri “muhacirlik”, binlerce Erzincanlının Anadolu içlerine göç etmesini ve aylar sonra Erzincan’a geri dönülmesini hikâye eder.

Bu türkü, o acı hatıraların yaşandığı hüzünlü Erzincan’ı dile getirir;

Erzincan’a girdim ne güzel bağlar

Erzurum’a vardım dumanlı dağlar

Elleri koynunda bir güzel ağlar

Oy anam anam hallarım yanam

Yüce dağ başında çadır açarım

Nazlım seni alır buradan kaçarım

Kahve bulamazsam kenger içerim

Oy anam anam hallarım yanam

Anama söyleyin lamba yakmasın

Çuha şalvarıma uçkur takmasın

Oğlum gelir diye yola bakmasın

Oy anam anam hallarım yanam

Kaynak: Ruhi KARA, 

Dr. Öğretim Üyesi, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkçe Bölümü

Editör: Haber Merkezi - SK