Erzincan Merkeze bağlı Bahçeliköy'de köy halkı 7aklaşık 70 yıldır yaşattığı geleneği sürdürerek genç nesillere aktarmaya devam ediyor. Köy erkeklerinin cuma günleri toplanarak gerçekleştirdiği fasıl eşliğindeki hasbihal ve oyunlar yerel kültürlerin değerini ve önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
Bahçeliköy halkı bu hafta gerçekleştirilen geleneksel buluşmada Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu ve Erzincan Belediye Başkanı Bekir Aksun'u ağırladı. Vali Aydoğdu ve Başkan Aksun'un da katıldığı program renkli görüntülere sahne olurken köyün fasıl ekibi profesyonellere taş çıkarttı.
Köydeki programı Geleneğin Peşinde mottosuyla paylaşan Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu;
"Bahçeliköy’ünde İnsanlığın Değeriyle Yoğrulmuş Anlar…
Köy hayatının o eşsiz atmosferinde, gönüllere dokunan bir gün yaşadık.
Şehirde hızla akıp giden zamanın aksine, burada her şey yavaş, sakin ve bir o kadar da anlamlıydı.
İnsan, bu sadelik içinde düşünmeden edemiyor: “Asıl ihtiyaç duyduğumuz şey bu samimiyet ve insanlık değil mi zaten?”
Köy halkının içten misafirperverliğiyle kendimizi evimizde hissettik.
Gelenek ve göreneklerimiz ise adeta geçmişle gelecek arasında bir köprü kurdu.
Köyde ilk dikkatimizi çeken, insanların her biriyle kurduğu derin bağ oldu.
Herkes birbiriyle dost, herkes birbirinin derdine ortak. İnsan burada anlıyor ki, aslında en büyük zenginlik, etrafınızdaki insanların sıcaklığı ve paylaşılan hikayeler.
Bu hikayelerden biri de ceviz ve dutun geleneksel yöntemlerle dövülerek hazırlanan Dövmeç Tatlısı oldu. Her lokmada çocukluğumuza döndük. “Bunu evde yapar mıyız?” diye düşündük ama tatlının içindeki o samimiyet ve emek, ne yazık ki şehirde market raflarında satılmıyor.
Köyün fasıl ekibi ise bambaşka bir dünya sundu bize.
Yöresel türkülerle ruhumuza dokundular, parodilerle bizi kahkahaya boğdular.
Fasıl ekibini izlerken insan düşünmeden edemiyor: “Bu kadar yeteneği ve zarafeti bir araya getiren bu köyde, şehirde kaybettiğimiz ne çok şey var!” dedik. Bu anlar, bize insanlığın ne kadar derin bir entelektüel birikim barındırdığını hatırlattı.
Ama bu anların en önemli mesajı, köy hayatının sadece bir yaşam tarzı değil, aynı zamanda bir kültür ve medeniyetin taşıyıcısı olduğuydu.
Bu atmosferde, geçmişin huzurunu ve insanlığın güzelliğini hissederken aklımıza bir soru geldi: “Şehirde her şeyimiz var ama insanlığımızı nerede bıraktık?”
İşte bu köyde, insanın kendi köklerine dönmesi gerektiğini bir kez daha anladık. Çünkü güzellikler kalıcıdır ve insanı insan yapan değerler, bu köy gibi, hep var olacaktır.
Doğanın sadeliğiyle, geleneklerin zarafetiyle ve insanlığın sıcaklığıyla yoğrulan bu güzellikleri korumak hepimizin görevi. Çünkü bu topraklarda kurulan her bağ, geleceğe bırakılan en kıymetli mirastır" dedi..