Erzincan'ın İliç ilçesindeki Çöpler köyündeki altın madeni sahasında 13 Şubat'ta 9 işçinin toprak altında kalarak yaşamını yitirdiği heyelana ilişkin İliç Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma tamamlandı.
9 işçiyi ölümüne, 2 işçinin de yaralanmasına sebep olan katliamla ilgili 5'i tutuklu 43 şüpheli hakkında "taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak" ve "çevreyi taksirle kirletmek" suçlarından iddianame hazırlanarak mahkemeye sunuldu.
Tutuklu şüpheliler I.R.G, S.K.S, A.R.K, S.Ç. ve Ö.A. ile tutuksuz 38 zanlı hakkında hazırlanan 69 sayfalık iddianame, Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunuldu.
İddianamede, tüm şüphelilerin "taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak" suçundan 2 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Şüphelilerden altın madenini o dönem işleten şirketin Kanadalı yöneticisi I.R.G. ile C.Y.D. ve K.Ö. hakkında ayrıca "çevreyi taksirle kirletmek" suçlarından adli para ya da toprak, suda veya havada kalıcı etki bırakması halinde 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezası istendi.
Ne olmuştu?
Anagold Madencilik tarafından İliç'te işletilen Çöpler Altın Madeni’nde yüz binlerce metreküplük siyanürlü toprak 13 Şubat’ta kaydı, göçük nedeniyle bölgede çalışma yapan 9 işçi toprak altında kaldı. İşçilerin cesetleri toprak yığınından haftalarca çıkarılamadı. Arama çalışmalarında 5 Nisan'da 1 işçinin, 19 Nisan'da 1 işçinin, 4 Mayıs'ta 2 işçinin, 4 Haziran'da 1 işçinin, 6 Haziran'da 3 işçinin cesedi bulunmuştu. Son işçinin cesedine ise 8 Haziran'da ulaşıldı.
Yaşanan felaketle ilgili pek çok soru cevaplanmadı, sorumlular hesap vermedi, şirketin ve idari kuruluşların ihmalleri ortaya çıktı. Maden sahasında faaliyetler dururken, şirketten Ekim ayında yapılan iki açıklamada "madenin yeniden açılması için çalışmalar yapıldığı" duyuruldu.
Anagold'un vergi borcunun silindiği, şirketin yüzde 80 ortağı olan altın madeni şirketi SSR Mining'in bilançosunda ortaya çıkmıştı. SSR'nin 2023'te Türkiye'de silinen vergi borcunun 7,2 milyon dolar olduğu belirlenmişti. 9 işçiyi öldüren şirket ihmalleri kabul etmemiş, kendini "İşsizliği bitirdik, cami yaptık" diyerek savunmuştu.
TBMM İliç Maden Kazasını Araştırma Komisyonu üyesi CHP'li Deniz Yavuzyılmaz yığın liçte yaklaşık 3 ay önce yer değiştirme hareketlerinde artış olduğunu söylemişti. Bilirkişi raporuna göre 2023 Kasım ayından itibaren 23 adet patlatma olduğunu, ilk iki ayda yapılan sadece 7 patlatma bulunduğunu ifade ederek patlatma sayısındaki aylık artış oranının yüzde 300 olduğuna işaret etti. Yavuzyılmaz aynı yığın liç sahasında başka bir ruhsat sahasından oksitli cevher getirip yığma yapan Kartaltepe Madencilik adlı bir şirketin de bulunduğunu ortaya çıkarmıştı. Bu şirketin ortaklarının da SSR Mining ve Lidya Madencilik olduğu öğrenildi.
262 sayfalık bilirkişi raporunda, kazanın teknik boyutları değerlendirilmiş, altın madeni ocağını işleten şirketin izin belgeleri, olay yönetimi ve kusurluları da incelenmişti. Tasarım ve projelendirme aşamasında yığın liçin duraylılık (herhangi bir cismin yerini ve konumunu koruyabilmesi koşulu) analizinde hazırlanan raporlarda, meri mevzuatlarının gerekliliklerini sağlayacak veri setlerinin kullanılmadığı belirtilerek, Maden ve Çevre Kanunu kapsamındaki yükümlüklerin de yerine getirilmediği ifade edildi.
Bilirkişi raporuna göre "ÇED Olumlu" kararı veren yetkililer de asli kusurlu olarak değerlendirildi. İkinci kapasite artışı iznini eski bakan Murat Kurum vermişti.
Altın madeni ocağını işleten şirkette mühendis, yönetici ile idareci pozisyonunda çalışanlardan 13 kişinin asli kusurlu olduğu kanaatine varıldı. Asli kusurlular arasında global projeler başkan yardımcısı J.H. ve Kanadalı yöneticisi I.R.G de bulunuyordu.
Ancak daha sonra bu bilirkişi görüşlerine katılmayan ikinci bir bilirkişi raporu alındı. Yeni raporda facianın ÇED raporları ile ilişkilendirilmeyeceği belirtildi. Bu, ÇED raporuna onay veren dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum‘un faciayla ilgili sorumluluğunun bulunmadığı anlamına geliyordu. Daha sonra da ÇED raporlarında onay ve imzası bulunan kamu yetkilileri hakkında "kovuşturmaya yer olmadığına dair" karar verildi.
Meclis İliç komisyonunda yapılan sunumlar ve değerlendirmeler de tartışma konusu oldu. Siyanürün kanser yapıcı etkisi olmadığı öne sürülmüş, siyanür yerine konabilecek malzeme olmadığı ifade edilmişti.