Arnavutluk Başbakanı Edi Rama başkent Tiran’da, Bektaşi dergahının Türkiye’den Arnavutluk’a taşınmasının 95’inci yıldönümü vesilesiyle düzenlenen törende çarpıcı açıklamalarda bulundu. Geçtiğimiz yıl ilan edilen; Arnavutluk'ta Vatikan benzeri "Bektaşi Din Devleti" ile ilgili somut adımlar atmak üzere olduklarını belirten Rama, duvarları, polisi, ordusu, vergi sistemi olmayan bir ruhani devlet kurmayı planladıklarını söyledi. Rama, Dünya Bektaşi Merkezi’ni tüm dinlerden ve milliyetlerden insanların ziyaret edeceği uluslararası bir cazibe merkezine  dönüştürebileceklerini açıkladı. 

MERKEZ NEVŞEHİR'DEYDİ

Adını 13’üncü yüzyılda yaşayan Hacı Bektaş Veli’den alan Bektaşilik 16’ncı yüzyılda Balım Sultan tarafından kurumsal bir dergah haline getirilmişti. Ancak 1930 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılmasını öngören kanunun yürürlüğe girmesiyle Bektaşi Dergahı da kapatıldı. Bektaşilerin Nevşehir’deki Hacı Bektaş-ı Veli Türbesi’nde bulunan dergah merkezi Arnavutluk'un yolunu tuttu. Haber Global Web Özel'e konuşan Türkiye'deki Alevi-Bektaşi kanaat temsilcilerine göre dergahların kapatılması kurulan laik cumhuriyet için bir zorunluluktu. Bektaşilik ise Balkanlar'da zaten kök salmış durumdaydı. 

DİNİ KADRO BURADAN GİTTİ

Tekke ve zaviyelerin kapatılmasının ardından Bektaşi önde gelenleri ve inançlı Bektaşiler de Türkiye'den Arnavutluk'a göç etti. Böylece Bektaşi geleneğinin ritüelleri ve dini metinler de Arnavutluk'a taşınmaya başladı. Arnavutluk'ta öteden beri var olan Bektaşi dergâhları, Türkiye'den gelen nüfusla yeniden güç kazandı. Özellikle Tiran, Kruja ve Elbasan gibi şehirlerde bulunan dergâhlar önemli merkezler haline geldi.

ASİMİLASYON HIZLANDI

Türkiye Alevi Federasyonu Başkanı Zeynel Abidin Koç, dergahın taşınmasının Türkiye Bektaşileri açısından sonuçlarını şöyle anlattı: "Cumhuriyet kurulurken tekke ve zaviyelerin kapatılması Bektaşiler açısından asimilasyona yol açtı. Diğer mezheplerin önü açılırken Bektaşi Alevi inancı resmi kabul gören bir inanç değildi. Nüfus olarak da oldukça geniş olan Bektaşi Alevi inancının önemli kurumları mecbur kalınarak yurt dışına taşındı. Bu durum maalesef Türkiye'de bu inancı taşıyan insanların asimilasyonunu hızlandırdı. Bir bakıma Türkiye topraklarının dışında hayat bulmasını sağladı."

Bektaşi Devleti

TÜRK GELENEĞİ ETKİLİ

Alevi Bektaşi Federasyonu eski başkanı ve edebiyatçı-yazar Ali Balkız'a göre o dönemde Türkiye'den giden Bektaşi liderleri, Arnavutluk'ta Bektaşiliğin öğretilerini ve ritüellerini yeniden canlandırırken bu süreçte, Anadolu Bektaşiliğinin etkisi Arnavutluk'ta hissedildi. Ali Balkız şunları söyledi: "Cumhuriyetle birlikte hilafet kaldırıldı. Laik devletin karakteri olarak tekke ve zaviyeler de kapatıldı. Alevi-Bektaşiler Osmanlı döneminde kul, tebaa durumundayken Cumhuriyet'le birlikte eşit yurttaşlar oldular. Aleviler köylerinde, bulundukları yerlerde kendi inançlarını yaşamayı sürdürdüler."

AFAD duyurdu! 5,2 büyüklüğünde deprem AFAD duyurdu! 5,2 büyüklüğünde deprem

O DÖNEMDE GEREKLİYDİ

Dergahın Hacıbektaş'tan Arnavutluk'a taşınmasının o günkü koşullarda yapılabilecek en uygun adımlardan biri olduğunu belirten Ali Balkız şunları söyledi: "Anadolu'da Bektaşilik kendi yaşamını devam ettirebildi. Arnavutluk'a Hacı Bektaş Dergahı'nın dedeleriyle, babalarıyla birlikte taşınması Balkanlara yeni bir soluk getirdi. Alevi-Bektaşi erenleri zaten Balkanlar'daydı. Üstelik tekkeleriyle, anlayışlarıyla, felsefeleriyle vardı. Osmanlı'nın en önde savaşan Yeniçerileri bir Bektaşi babasına bağlıydı. O açıdan Balkanlar'da yeni bir durum söz konusu değil."

EVRENSEL BİR İNANÇ

Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Hüseyin Güzelgül ise Bektaşiliğin UNESCO tarafından da dünyaya ilen edilen evrensel bir inanç olduğunu belirterek, "din devleti" vurgusunun dışında atılacak adımı olumlu olarak değerlendirdiğini söyledi. Güzelgül, "750 yıl sonra bile insanlığa örnek olan bir inanç sistemidir. Alevilikte rehber, pir mürşit, vardır. Orada öyle bir idarenin kurulmasında sorun yok. Hoşgörü, sevgi dünyanın her tarafına ulaşmış olur" dedi.

Editör: Haber Merkezi - SK