Erzincan, Türkiye’nin en aktif deprem bölgelerinden biri olarak sık sık sismik hareketlere sahne oluyor. Bu gerçeği göz önünde bulunduran Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi, Deprem Teknolojileri Enstitüsü’nü kurarak, Türkiye'deki deprem araştırmalarına önemli bir katkı sunmayı hedefliyor. Türkiye’de yalnızca Kandilli Rasathanesi’nden sonra kurulan ikinci enstitü olan Erzincan Deprem Teknolojileri Enstitüsü, daha geniş bir çalışma alanına sahip olacak ve ülke genelinde depremle ilgili teknolojilerin geliştirilmesine odaklanacak.
Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akın Levent, enstitünün kuruluş sürecini ve yapılan çalışmaları anlatarak, öncelikli hedeflerinin erken uyarı sistemini hayata geçirmek olduğunu belirtti.
Deprem Teknolojileri Enstitüsü’nün Kuruluş Süreci ve Hedefleri
Deprem Teknolojileri Enstitüsü, 2022 yılı Temmuz ayında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kuruldu. Kuruluşun ardından hızla kadro çalışmaları ve altyapı planlamaları yapıldı. Rektör Prof. Dr. Akın Levent, Erzincan’daki bu enstitünün yalnızca Erzincan’a değil, tüm Türkiye’ye hatta bölge ülkelerine katkı sağlayacağını belirterek şunları söyledi:
"Bu enstitü, Erzincan’a, bölgemize ve ülkemize önemli katkılar sağlayacak bir yapı olacak. Türkiye’de depremle ilgili çalışan tek enstitü Kandilli’ydi, ancak bizim enstitümüzün çalışma alanı daha farklı. Türkiye geneline yayılacak yeni teknolojiler ve sistemler geliştirmeyi amaçlıyoruz."
Erzincan Valiliği ve Erzincan Belediyesi de enstitüye büyük destek veriyor. Maddi ve manevi olarak her türlü katkıyı sunduklarını belirten Rektör Levent, bu sayede çalışmaların hızlandığını dile getirdi.
Erken Uyarı Sistemi ile Deprem Anında Hızlı Müdahale
Enstitünün ilk ve en önemli projelerinden biri Erken Uyarı Sistemi. Bu sistem, olası bir depremi 10-20 saniye önceden haber verecek ve şehirde büyük zararların önüne geçilmesini sağlayacak.
Rektör Levent, bu sistemin işleyişini şu sözlerle anlattı:
"Deprem sırasında oluşabilecek büyük tehlikelerden biri de yangınlar. Erken uyarı sistemi sayesinde, Erzincan’daki elektrik şebekesi ve doğalgaz akışı otomatik olarak kesilecek. Bu sayede deprem sonrası meydana gelebilecek yangınlar önlenecek ve şehir, olası bir depremden en az hasarla çıkacak."
Sistemin temel bileşenleri şunlar olacak:
- Erzincan’ın çeşitli noktalarına yerleştirilecek sismograflar ve mobil sismograflar,
- Bu sismografların sessiz ve trafikten uzak bölgelere yerleştirilmesi,
- Deprem anında otomatik olarak şehrin elektrik ve doğalgaz sistemlerinin kesilmesi,
- İnsanları bilgilendirecek erken uyarı sistemleri ile kamu güvenliğinin sağlanması.
Rektör Levent, sistemin amacının insanların binaları terk etmesini sağlamak olmadığını, bunun için daha fazla teknolojiye ihtiyaç duyduklarını belirtti. Ancak bu sistem sayesinde, depremden kaynaklı ikincil afetlerin büyük ölçüde önüne geçileceğini vurguladı.
2025 Bütçesinde 25 Milyon TL Kaynak Ayrıldı
Deprem Teknolojileri Enstitüsü için Erzincan Valiliği ve Erzincan Belediyesi’nin katkılarıyla 2025 yılı bütçesinde 25 milyon TL’lik kaynak oluşturuldu. Ancak, daha büyük projeler için ekstra kaynak arayışları da devam ediyor.
Rektör Levent, bu bütçenin büyük önem taşıdığını belirterek, şunları ekledi:
"Beklediğimizden daha büyük bir bütçe geldi. 25 milyon TL’lik kaynağı, enstitümüzün altyapısını güçlendirmek ve projelerimizi hızlandırmak için kullanacağız. Ancak daha büyük kaynaklara ihtiyacımız var ve bu konuda çalışmalarımız sürecek."
Kadrolaşma Tamamlanıyor: 9 Öğretim Üyesi ile Eğitim Başlayacak
Deprem Teknolojileri Enstitüsü, yalnızca araştırmalar yapmakla kalmayacak, aynı zamanda yüksek lisans ve doktora öğrencileri yetiştiren akademik bir merkez olacak.
Mevcut durumda 5 öğretim üyesi bulunan enstitüye, YÖK’ün onayıyla 4 yeni öğretim üyesi daha atanacak. Böylece toplam 9 öğretim üyesiyle akademik çalışmalar başlayacak.
Rektör Levent, enstitüde görev alacak öğretim üyelerinin alanlarında uzman kişilerden seçildiğini belirterek, gelecekte kadro sayısının artırılacağını söyledi.
Mobil Sismograflar ile Daha Hassas Ölçümler Yapılacak
Deprem Teknolojileri Enstitüsü, erken uyarı sisteminin yanı sıra, Türkiye genelinde deprem hareketlerini daha iyi izleyebilmek için mobil sismograflar kuracak. Bu sismograflar, şehrin en sessiz ve titreşimsiz noktalarına yerleştirilerek daha doğru ölçümler yapılmasını sağlayacak.
Rektör Levent, bu konuda şu bilgileri paylaştı:
"Mobil sismograflar, insan ve trafik gürültüsünden uzak, daha hassas ölçüm yapabileceğimiz noktalara yerleştirilecek. Bu sayede, en ufak sismik hareketleri bile daha doğru bir şekilde analiz edebileceğiz."