Türkiye’nin ünlü tasavvuf yazarı ve edebiyatçısı Sinan Yağmur, Erzincan’ın tasavvuf şehri olduğunu vurgulayarak, bu alanda nasıl bir yolculuk geçirdiğini Erzincannet sitesi muhabirleri Seher Özbilir ve Adem Toprakoğlu’na anlattı.
Yazar Sinan Yağmur Kimdir?
Sinan Yağmur 1965 Kırşehir doğumlu, Kırşehir İmam hatip lisesinde son sınıf öğrencisi iken gördüğü bir rüya ile tasavvufa Hazreti Mevlana'ya ilgisi duyan , kıvılcımı düşen bu anlamda Hazreti Mevlana’nın bulunduğu Konya'da okumaya yaşamaya karar vermiş.
Konya Selçuklu Üniversitesi İlahiyat Fakültesini tercih etmiş ,1984 yılında ve o günden sonra Konya’da hem öğrencilikle birlikte hem de Tasavvuf araştırmaları hususunda bir yolculuğa çıkmış. Siz bir yolculuğa çıkarsanız, yoldan nelerle karşılaşacağınızı bilmezsiniz,nasibinizi hesabınızda ne düşse onu alırsınız .
Benim hayatımda bir hayal değildi, bir hedef değildi, yazar olmak. Hazreti Mevlana'yla ilgili araştırmaları, notları, tasavvufla ilgili çalışmaları bir arşiv halinde biriktirmiştim.
Aradan yirmi yıl geçti, 2004 yılında bir öğretmen arkadaşının bir sitem vari sözü ile biriktirdiğimiz bu birikimlerin, deneyimlerin, incelemelerin, bilgilerin kitaplaşma süreci başladı. Tennure ve ateş benim ilk eserimdir.
Ankara'da yaşlı bir amca ile sohbetimizde , Bana şöyle dedi. Evladım Hazreti Mevlana ile ilgili bir çok kitapları okudum.
Senin kitabında aldığım doygunluğu hiçbirinde alamamıştım, fakat dedi bu bir akademik kitab.
Akıcı değil, tamam ben okuyorum anlıyorum. Ama bir genç bir sanayide çalışan işçimiz bir köylü kardeşimiz , bir ev hanımı diğer insanlarında anlayabilmesi için şu anda popüler olup edebiyat türü,roman sen Hz Mevlana ve Şems örgüsü ,romanlaştırsana dedi ve bu fikirle “Aşkın Gözyaşları” “Şems Mevlana” ,” Kimya Hatun”,”Hallac-i Mansur”,”Yunus Emre” dediğimiz beşleme doğdu.
Yazar olmak hayalim değildi hayalim sevdam öğretmenlikti Allah’ta nasip etti .
2010 yılında bir Mayıs'ta yayınlanan kitabımız Konya'da yaşayan bir insanım.
Öğrencilerim dahi yazar olduğumu, kitap çalışmamı bilmiyor. Arkamızda bir medya gücü yok, bir finans gücü yok, bir reklam kampanyası yok, ve Konya'dasınız.
Yayın dünyasının gözü kulağı sesi ,nefesi malumunuz İstanbul’dur.
Sonra bütün bunlara rağmen Cenabı Allah nusret eyledi ve 2010-2011-2012 yılında bu üç sene en çok okunan birinci sırayı aldı rekor üstüne rekor kırdı ve bugüne kadar on dört yıl içerisinde bu kitabımız sekiz seksen sekizinci baskı toplamda da adet olarak sekiz milyona ulaştı.
Ve Türkiye bizi Mevlana'yı sevdiren , şemsiyi hatırlatan bir tasavvuf yazarı, bir tasavvuf edebiyatçısı olarak benimsedi sahiplendi.
O günden sonra 2011 yılından sonra öğretmenlik mesleğinden ayrıldım, çünkü herkesin Konya'ya gelme imkanı yoktu ama benim diğer insanlara ulaşmam gerekiyordu.
2011 yılından sonra kaymakamlık, valilik, belediyeler, üniversiteler ve Milli Eğitim Müdürlükleri bünyesinde okullarda okul yazar buluşmaları, Hazreti Mevlana'nın, manevi, Yunus Emre sevgisi gibi konuda söyleşilerde bulunmak, okuyucularla buluşmak ,insanlara Mevlana'yı ,Şemsi olduğu gibi doğru bir şekilde aktarmak amacıyla yollardayım.
Bu yolların benim yedi kez de Erzincanla kesişti. Erzincan'ımız, can Erzincan'ımızın bir özelliği var. Herkes bir Konyalı ile karşılaştığında siz Mevlana torunusunuz,doğrudur Hz Mevla’nın ömrü Konya’da geçmiştir,mezarı şerifi ordadır,türbesi ordadır ama unuttukları bir şey var.
Akrabalık bağı ve uğradıkları topraklardaki hısımlığı ve gönül bağı bakımından da Erzincan'da da Hazreti Mevlana'nın neslinin devam ettiği ,akrabalık bağı olduğu bir şehrimizdir.
Kırk örgülü bacı gibi Mevlana torunları gibi , dolayısıyla Erzincan'ımızda aynı zamanda bir Mevlana torunu şehridir bir Salih Baba ve Terzi baba şehridir ,bir tasavvuf şehridir.
Tasavvufun Anadolu'ya açıldığı kapıların ilk kapısı Erzincan’dır çünkü tasavvuf Asya'dan gelmiştir. Türklerin göçmesi ,mutasavvufların Horasan’dan ,Anadolu'ya Anadolu'dan da Balkan'lara geçmiştir,bu kapılardan bir tanesi Erzincan’dır.
Erzincan benim bütün tasavvufum huzurum, barışın güzelliğin, birliğim, aynı zamanda ehlibeytin maneviyatın, tarihin ,medeniyetin topraklarının yetiştiği bir tasavvuf şehridir.