4. Antalya Diplomasi Forumu'nda konuşan Binali Yıldırım, Türkiye'nin bulunduğu bölgede stratejini önemi konusunda konuştu. Son Başbakan Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayelerinde, Dışişleri Bakanlığı'nın ev sahipliğinde düzenlenen 4. Antalya Diplomasi Forumu'nda "Bağlantısallık, Dijitalleşme ve Kalkınma" başlıklı panele katıldı.

Panelde konuşan Binali Yıldırım'ın yaptığı konuşmanın satır başları şöyle;

"Dünyanın giderek daha parçalı bir jeopolitik görünüme büründüğü bir dönemde, bölgesel bağlantısallığın artırılması ve ekonomik entegrasyonun güçlendirilmesi her zamankinden daha stratejik bir öneme sahip hâle gelmiştir.

Orta Koridor, #Türkiye’den başlayarak Gürcistan, Azerbaycan ve Hazar Denizi üzerinden Orta Asya ülkelerine ve oradan da Çin’e uzanan, toplamda yaklaşık 7.000 kilometre uzunluğunda çok modlu bir ulaştırma hattıdır.

Orta Koridorun bugün itibarıyla; yıllık taşıma kapasitesi yaklaşık 4,5 milyon ton ve fiilî ticaret hacmi ise 2023 yılında 20.200 TEU düzeyindedir.

Bu rakamlar, Orta Koridor’un gerçek potansiyelini tam olarak yansıtmamaktadır. Dünya Bankası ve EBRD gibi kuruluşların projeksiyonlarına göre gerekli altyapı ve koordinasyon çalışmaları tamamlandığında;

• 11 milyon ton yıllık yük taşıma kapasitesine ulaşılabilir,

• Türkiye’nin yıllık 10 milyar dolar transit gelir elde etmesi mümkün olur,

• Ve yalnızca Türkiye’de 200.000 kişiye kadar istihdam yaratılabilir.

Binali Yıldırım'dan Strateji Dersi... (1)

Stratejik konumunun yanında, Orta Koridor, Kuzey ve Güney koridorlarına göre fiziksel olarak en kısa güzergâhtır; Kuzey Koridoru’ndan yaklaşık 2.000 kilometre daha kısadır ve iklim koşulları açısından daha elverişlidir. Ancak Hazar Denizi geçişindeki düzensizlik ve koordinasyon eksiklikleri nedeniyle en uzun geçiş süresine sahiptir.

Biz koridorları birbirinin alternatifi değil, tamamlayıcısı olarak görüyoruz. Bu anlayışla, Türkiye’nin desteklediği Irak Kalkınma Yolu Projesi ile Orta Koridor arasında kurulacak stratejik sinerji, bölgemiz için çok boyutlu bir entegrasyon imkânı sunmaktadır.

Al-Faw Limanı’ndan başlayarak Türkiye’ye ve oradan Avrupa’ya uzanacak Kalkınma Yolu, Orta Koridor’un Orta Asya’dan Avrupa’ya uzanan ağıyla birleştiğinde, Çin’den Körfez’e, Orta Asya’dan Avrupa’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada ekonomik bütünlük ve karşılıklı bağımlılık üretme potansiyeli doğmaktadır.

Bu iki hattın fiziksel, dijital ve ticari entegrasyonu, sadece ulaştırma değil, enerji, iletişim ve üretim altyapılarında da ortak kalkınma eksenleri oluşturacaktır.

Orta Koridor ve Kalkınma Yolu gibi projeler, yalnızca bağlantı değil; aynı zamanda bölgesel parçalanmayı önleyen yapısal bütünlük araçlarıdır.

Bugünün dağınık küresel ortamında, koridorlar yalnızca ticaretin değil, uyumun ve dayanışmanın da zeminidir.

Eğer gerekli yatırımlar yapılır ve siyasi-ekonomik momentum korunursa, bu projeler bölgemiz için birer “oyun değiştirici” olacaktır.

Stratejik ulaştırma koridorları, parçalanmışlığa karşı kurulan bağlantı köprüleridir. Siyasi sınırları, tarihsel farklılıkları ve ekonomik eşitsizlikleri aşabilen bu altyapılar, ortak bir gelecek kurma iradesinin somut ifadesidir.

Türkiye olarak biz, bu iradeye katkı sunmayı hem bölgesel barışın hem de küresel dayanışmanın bir gereği olarak görüyoruz."

Editör: Haber Merkezi - SK