Ruhsal sıkıntılar ve stres, birçok kişinin yaşamını sekteye uğratırken, yetişkinlerin yaklaşık yüzde 5’i, 60 yaş üzerindeki bireylerin ise yüzde 5.7’si depresyonla mücadele ediyor. Birçok kişinin yaşamını derinden sarsan depresyon ve kaygı bozukluklarının yanı sıra sosyal medya bağımlılığı da giderek artıyor. Yaşanan ciddi sağlık sorununun neden ve çıkış yollarını Psikiyatri Uzmanı Dr. Başak Tüzün Mutluer ile konuştuk. "Depresyon, sadece mutsuzluk değil, psikiyatrik bir hastalıktır" diyen Dr. Mutluer, "Kaygı ve mutsuzluk yaşamı ciddi şekilde etkiliyorsa, bir uzmandan destek almak gerekir" uyarısında bulundu.

Günümüzde neredeyse herkes umutsuz, depresif, mutsuz ve kaygılı. Bununla nasıl başa çıkabiliriz?

Dr. Mutluer: "Depresyon, sıkça mutsuzluk ve karamsarlıkla ilişkilendirilse de aslında psikiyatrik bir hastalıktır. Günlük stresle başa çıkma becerilerimiz yetersiz kaldığında, yoğun üzüntü, kaygı ve çaresizlik duyguları yaşarız. Başa çıkma becerilerini geliştirmek, biyo-psiko-sosyal dengeyi korumak için kritik öneme sahip. Bu denge, bedensel sağlık, duygusal denge ve çevresel desteklerin bir araya gelmesiyle oluşur."

Yaşanan olumsuz duygularla baş etmenin bilişsel yolları neler?

Sofrada tükettiğimiz bu gıdalar zarar saçıyormuş Sofrada tükettiğimiz bu gıdalar zarar saçıyormuş

Dr. Mutluer: "Aslında, yaşanan olayların duygusu değil, onlara yüklediğimiz anlamlar bizi etkiler. Bizi tetikleyen bu olayları belirler ve durumlara yüklediğimiz anlamları fark etmeye başlarsak, sahip olduğumuz olumsuz kalıpları değiştirmek için bir adım atmış oluruz. Bireysel baş etme yollarının yanı sıra çevresel kaynaklarımız da önemli. Yakınlarla kurulan yakın ve güvenilir ilişkilerin güçlü bir baş etme kaynağı olduğunu söyleyebilirim. Ancak kaygılar, karamsarlık hisleri, mutsuzluk gibi duygular yaşamımızı belirgin derecede sekteye uğratıyor ve rutinlerimizin sürdürmesine engel oluyorsa mutlaka bir ruh sağlığı profesyonelinden destek almamız gerekir.

Son zamanlarda herkes çok gergin ve tepkilerini kontrol edemez hale geldi. Bunun sebepleri neler? Şiddet neden artıyor?

Dr. Mutluer: "Öfke, temel bir duygusal tepki olarak, bireyin hak ihlali, adaletsizlik, tehdit algısı veya engellenme gibi durumlar karşısında geliştirdiği savunma mekanizması. Artan ekonomik belirsizlik, yoksulluk ve gelir eşitsizliği, bireylerde temel güven duygusunu zedeleyerek kaygı ve öfke düzeylerini artırıyor. Ayrıca, adalet sistemine olan güvenin azalması, ceza sistemindeki yetersizlikler ve düşük caydırıcılık, insanların hak arayışlarını şiddet yoluyla çözme eğilimini ortaya çıkarıyor."

Artan şiddet olaylarında sosyal medyanın etkisi söz konusu mu?

Dr. Mutluer: "Günümüzde dijital medyanın ve sosyal platformların yaygınlaşması, bireylerin öfke ve saldırganlıklarını denetimsiz biçimde ifade etmelerine olanak sağlıyor. Siber zorbalık, empati becerilerinin azalmasına yol açarken, toplumda saldırgan davranışların yaygınlaşmasına zemin hazırlıyor."

Toplumda artan şiddet eğilimi nasıl önlenebilir?

Dr. Mutluer: "Şiddet eğilimlerinin azaltılabilmesi için, çok yönlü stratejilerin geliştirilmesi gerekiyor. Psiko eğitim programları aracılığıyla öfke yönetimi ve duygusal regülasyon becerilerinin erken yaşlardan itibaren kazandırılması, bireysel düzeyde önemli bir önlem olarak değerlendirilebilir. 

Bazen hayatın yüklerini taşıyamaz hale geliyoruz. Bu acılardan geçmemiz mi gerekiyor yoksa yükleri hafifletebileceğimiz yollar var mı?

Dr. Mutluer: "Hayat zorlukları her insan tarafından farklı şekilde hissedilir ve yaşanır. Acı çekmek ve zor zamanlar geçirmek, aslında büyümemizi sağlayan bir süreç. Zor duygusal deneyimlerden kaçmak yerine, bu duyguların nedenini anlamak önemli. Psikoterapi gibi yöntemler, olumsuz düşünce tarzlarımızı sorgulayıp, daha sağlıklı düşünme yolları geliştirmemizi sağlar. Böylece, acıyı tamamen yok edemesek de bu duyguların üzerimizdeki etkisini hafifletebiliriz."

Son olarak çağımızın hastalığı haline gelen sosyal medya bağımlılığını sormak isterim. 

Dr. Mutluer: "Özellikle düşük özsaygı, reddedilme korkusu, onay ihtiyacı ve motivasyon eksikliği gibi duygusal yetersizlikler, insanları internete yönlendirerek, sanal dünyada anlık haz ve tatmin bulma arzusunu körüklüyor. Bu bağımlılık döngüsünü kırabilmenin ilk adımı, bireyin kendi davranışlarını fark etmesi ve sosyal medyayı kullanım amacını yeniden değerlendirmesidir." 

Editör: Haber Merkezi - SK