Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hadi Sağlam, ötenazinin İslam hukuku açısından değerlendirilmesi konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Sağlam, ötenazinin "iyi ölüm" veya "yakışıklı ölüm" anlamına geldiğini ifade ederek, aktif ve pasif ötenazi kavramlarını ayrıntılı olarak ele aldı.
Aktif ve Pasif Ötenazi Nedir?
Prof. Dr. Sağlam, ötenaziyi iki farklı şekilde tanımladı:
- Pasif ötenazi, tıbbi müdahalelerin veya ilaç tedavisinin durdurulması sonucunda hastanın doğal süreç içinde hayatını kaybetmesidir.
- Aktif ötenazi, hastanın daha hızlı ve acısız bir şekilde ölmesi için bir iğne veya başka bir yöntemle müdahale edilmesidir.
Sağlam, bu kavramların İslam dünyasında uzun süredir tartışıldığını belirterek, şu sorulara dikkat çekti:
- "Bir insan, iyileşmesi mümkün olmayan bir hastalık nedeniyle kendi ölümüne karar verebilir mi?"
- "İnsan, bedeni üzerinde mutlak tasarruf yetkisine sahip midir?"
İslam Hukukunda Farklı Yaklaşımlar
Sağlam, İslam hukuk bilginlerinin büyük çoğunluğunun, insanın kendi bedeni üzerinde mutlak tasarruf hakkına sahip olmadığı görüşünde birleştiğini belirtti. "Canı veren Allah’tır, alan da Allah’tır" düşüncesi doğrultusunda ötenazinin bir tür cinayet sayıldığını ifade etti.
Bununla birlikte, bazı görüşlerin, insanın kendi bedeni üzerinde tasarruf hakkı olduğunu savunduğunu ve bu düşüncenin bazı ülkelerde yasal zemin bulduğunu belirtti. Ancak Sağlam, İslam hukukuna göre insan bedeninin bir emanet olduğunu ve bu emanete zarar vermenin hıyanet sayıldığını vurguladı.
Hukuki ve Etik Tartışmalar Devam Ediyor
Sağlam, ötenazinin bazı ülkelerde anayasal düzenlemelere kadar girdiğini ifade ederek, bu konunun etik, dini ve hukuki boyutlarının farklı toplumlarda tartışılmaya devam ettiğini söyledi. Ötenazinin, özellikle İslam hukuk bilginleri arasında oldukça müşkül bir mesele olduğunu dile getirdi.
Bu değerlendirmeler, ötenazinin din, hukuk ve etik çerçevesinde ne denli hassas bir konu olduğunu bir kez daha ortaya koydu.