Astrolojide burçlar, ekliptiğin iki yanında, aşağı yukarı 10 derece genişliğinde, içinde Güneş'in ve gezegenlerin döndüğü zodyak kuşağı ile belirlenir. Burçlar ve burç yorumları gerçek mi yanıtı en çok merak edilen sorular arasında yer alıyor.
Burçlar gerçek mi? Astrolojide burçlar, ekliptiğin iki yanında, aşağı yukarı 10 derece genişliğinde, içinde Güneş'in ve gezegenlerin döndüğü zodyak kuşağı ile belirlenir. Burçlar ve burç yorumları gerçek mi yanıtı en çok merak edilen sorular arasında yer alıyor. Günlük, haftalık, aylık ve yıllık burç yorumlarının yanı sıra burçların özellikleri de merak edilenler arasında. Peki, burçlar gerçekten var mı? Burçlar gerçek mi? Astroloji gerçek mi? İşte Diyanet ve İslam Ansiklopedisi kaynaklarına göre yanıtı...
BURÇLAR GERÇEK Mİ?
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sitesinde yer alan bir Dr. Ekrem KELEŞ ve Hümeyra Nur İŞLEK'in kaleme aldığı Astroloji Üzerine Bir Değerlendirme başlık makaleye göre Astroloji ve İslam konusu hakkında bilgi edinebiliriz:
Astrolojinin dilimizdeki karşılığı 'yıldız falcılı- ğı'dır. (Türkçe Sözlük, tdk Yayım, İlgili Mad.) Astroloji, yeryüzünde meydana gelen bütün değişikliklerin, gök cisimlerinin özel konumları ve hareketleriyle sıkı bir ilgisi bulunduğu prensibi üzerine kurulmuştur. (C.A. Nallino, Astroloji Mad., İA, Milli Eğitim Basımevi, 1st. 1978, 1/682) Sözgelimi Astrologlara göre, 'doğduğunuz anda gezegenler arasındaki açılar çok önemlidir.
Eğer bu açılar 60 ya da 120 derece veya bu derecelere yakın ise, herkesle iyi geçinen, yumuşak huylu bir kişiliğe sahip olacaksınız. Eğer bu açılar 90 veya 180 derece veya bunlara yakın ise, o zaman geçimsiz, sinirli biri olacaksınız.' (Osman Demircan, Astroloji Nedir? Bilim ve Teknik Dergisi, 1991, Cilt 24 Sayı 285, s. 49) demektir. Terim olarak, "Yıldızların insanları ve olayları etkilediği inancına dayanan sözde ilim dalı" (Tevfik Fehd, llm-i Ahkâm-ı Nücûm Mad., DİA, XXII/124) şeklinde tanımlanmıştır. Astroloji, "Halk arasında yıldız falı, burç falı gibi inanışları konu edinen, güneş, ay ve yıldız gibi gök cisimlerinin oluşum ve özelliklerinin dünya üzerindeki olayların hayır ve şer niteliği kazanmasına ve insanın geleceğine etkilerini konu alan bir uğraştır." (İlmihal, ISAM (Türkiye Diyanet Vakfı İslâmî Araştırmalar Merkezi), Hazırlayan: Heyet, lst.2000, 11/149)
Kur'an'da gök cisimleri ve yıldızlarla ilgili birçok atıflar bulunmaktadır. (Bak. Bakara, 255; Hıcr, 16; Furkan,
61; Bürûc, 1, 8; Tekvir, 2; Mürselât, 8; Enbiya, 33; Yasin, 40;
Mülk, 6-13; Tâhâ, 5; Zâriyat, 7) Kur'an-ı Kerim'de yıldızlara ilişkin atıflarda en dikkat çekici olan, yıldızlara asla metafizik anlamda bir güç izafe edilmemiş olmasıdır. Tam tersine açık bir şekilde vurgulanan şudur; Güneş, ay ve yıldızlar da dahil -yerde ve gökte ne varsa- her şey, Cenab-ı Hakk'ın mutlak gücünün kontrolündedir. O'nun evrene koyduğu doğal yasalar çerçevesinde hareket etmektedirler. Asla bunun dışına çıkmazlar. Kur'an'ın bu husustaki tavrı son derece açık ve nettir. Buna göre gök cisimlerinin insan üzerinde metafizik anlamda hiçbir etkisi söz konusu değildir. Ancak -şayet söz konusu olsa- Kur'an-ı Kerim, fizikî ve psikolojik mânâdaki bir etkiye karşı çıkmaz. Çünkü bu anlamdaki bir etki, Tevhit inancına ters değildir. Bu etki, bilimsel çerçevede değerlendirilebilecek bir etkidir. Tıpkı coğrafî iklim şartlarının insanları etkilemesi gibidir.
İslam, Allah'ın yarattığı varlıklardan olan yıldızların, insanlar üzerinde onların kaderlerini şekillendirici bir etkisinin olabileceği yolundaki inancın önünü daha baştan kesmekte ve astrolojik değerlendirmeler içinde kendini gösteren kimi yaklaşımlara geçit vermemektedir.
Diğer taraftan gaybı bilmek yalnızca Allah'a aittir. Bu doğrultuda yürüdüğümüz zaman günümüzde yapı lan pek çok astrolojik yorumun, gayba ait bilgiler verme iddiası taşıması nedeniyle, gaybden haber verme kapsamında değerlendirilebileceğini düşünüyoruz. Gayb bilgisi ise yalnızca Allah'a aittir. Allah'tan başka kimse gaybı bilemez. (Bak. Nemi, 65; Nahl, 77; Zuhruf, 85; Cin, 26,27,28; Hucurat, 18; En'am, 59; Nahl, 77)
İSLAM ALİMLERİ ASTROLOJİ REDDETMİŞLERİDİR
Netice itibariyle Islâm dini, falcılık, kehanet, sihirbazlık, medyumluk ve benzeri faaliyetleri şiddetle yasaklamıştır. (Bak. Maide, 90; Felak, 1,4; Müslim, Selâm 125 (Hadis No; 2230); Ebu Dâvud, Vesâya, 10, (Hadis No:2874); Buhârî, Hacc, 54, Enbiya, 8, Megâzî, 48) YlIdlZ falcılığının da bu kapsamda yasaklanması doğaldır. Bu bakımdan astroloji de İslâm âlimlerinin reddettiği uğraşılardan olmuştur. Islâm dini bu işlerle uğraşanlara bir şeyler danışmayı, onların yönlendirmelerine göre hareket etmeyi, onların bu konularda söylediklerini onaylamayı asla tasvip etmez. Bu bakımdan Müslümanların bunlardan uzaklaşması ve bunlarla meşgul olanlara ilgi göstermemesi gerekir.
ASTROLOJİ BİLİMSEL GERÇEKLER
Günümüzde Astronomi, bütün dünyada başta üniversiteler olmak üzere eğitim kurumlannda ders olarak okutulmaktadır. Fakat astroloji için böyle bir şey söz konusu değildir. Çünkü astroloji, bilim adamları tarafından bir bilimsel disiplin olarak görülmemektedir. Bu sebeple de bilimsel faaliyet alanında astroloji yoktur. Bu durum, bilim adamlarının Astrolojinin bir bilim olmadığına dair görüş birliği içinde olmalarından kaynaklanmaktadır... (Bak. Osman Demircan, Astroloji Neden Bilim Değildir ve Neden Bilim Olamaz? 1991 Bilim ve Teknik Dergisi, Cilt 24 Sayı 285, s. 49)
Lawrence E. Jerome, Arizona Üniversitesi Ordinaryüs Profesörlerinden iki kişi ile birlikte Astrolojiye karşı meşhur bildiriyi hazırlamış ve astronomiden tıbba, ekonomiden biyoloji ve kimyaya kadar -kimi Nobel Ödüllü- 192 Bilim Adamının da bu bildiriyi imzalamasını sağlamıştır. (Bak. Rennan Pekünlü, Bilimin Merceğinde Astroloji -Bilim ve Ütopya Dergisi, Aralık 1997) Astrolojinin gerçekliğini test etmek için bilim adamları bilimsel deneyler de yapmışlardır. Bu deneylerde, örneğin astrologların tahminlerinin ne kadar gerçeği yansıttığını anlamak için birçok çalışmalar yapılmış ve neticede profesyonel astrologların tahminlerinin, sıradan kişilerin uydurma değerlendirmelerinden farklı olmadığı anlaşılmıştır.