Erzincan’dan asırlık kahramana vefa

Erzincan Ziya Gökalp İlkokulu İzcilik Kulübü öğrencileri ve velileri ile Diyanet Gençlik Merkezi İzcilik Kulübü öğrencilerinden oluşan 100 kişilik ekiple 12 Ekim 2024 Cumartesi günü Sivas’ın Divriği ilçesinde bulunan Ulu Cami ile Nuri Demirağ Müzesine vefa ziyareti.

Ziya Gökalp İlk Okulu Öğretmeni ve İzci Lideri Metin Bahar 12 Ekim 2024 Cumartesi günü Sivas’ın Divriği ilçesindeki Ulu Cami ve Nuri Demirağ Müzesi ile yapılan gezi hakkında açıklamada bulundu:

Bahar, “12 Ekim 2024 Cumartesi günü Ziya Gökalp İlkokulu İzcilik Kulübü öğrencileri ve velileri ile Diyanet Gençlik Merkezi İzcilik Kulübü öğrencileri, liderliğini öğretmen ve İzci lideri Metin Bahar ve Ahmet Nayir ile birlikte ÇEDES projesi kapsamında yaklaşık 100 kişilik bir ekiple Divriği Ulu Camii ve Nuri Demirağ Müzesine günübirlik gezi yaptık.

Erzincan’dan Asırlık Kahramana Vefa – İzcilerin Divriği Ziyareti 3

Gezi ile öğrencilere, çevre bilinci kazandırmak ve değerlere sahip çıkmak amaçlandı. Erzincan ve Divriği arasında raybüs ile yolculuk yaparak eşsiz bir manzaraya sahip coğrafyamızda doğayı ve tabiatı gözlemleyen öğrenciler. Nuri Demirağ’ın doğduğu evini ve müzesini ziyaret ettiler. Demirağ'ın soyadını nasıl aldığını ve ülkesine yaptığı katkıları öğrendiler.

Dünya Kültür Mirası listesinde olan Divriği Ulu Cami’i de ziyaret eden öğrenciler. Kültürel mirasın ve değerlerine sahip çıkmanın önemini kavradılar.

Kadim bir şehir olan Divriği'de gezip şehrin geleneksel yemeğinden yiyen öğrenciler aksam tekrar tren ile Erzincan’a geri döndüler.” Dedi

Erzincan’dan Asırlık Kahramana Vefa – İzcilerin Divriği Ziyareti 5

İZCİ HOCAMIZIN ANLATIMI İLE NURİ DEMİRAĞ VE MÜZESİ

“Demiryolları direkt Zara’dan, düz zeminden geçirilmiş, ama Nuri Demirağ diyor ki, ben madem bu işi yapacağım, benim memleketimden de demiryolu hattı geçecek diyor. Devletin kabul etmediği kısmı kendi eliyle projelendiriyor ve tamamen masrafını, maliyetini de kendisi karşılıyor, devlete bırakmıyor. Beklenenden hem daha kısa zamanda hem de daha az maliyette çalışmasını tamamlıyor. Bu proje başarılı olunca, Türkiye'nin diğer Konya tarafı bin iki yüz kırk yedi kilometrelik demiryolu hakkımız yine Nuri Demiral ve Naci Demiral kardeşler tarafından ülkemize kazandırılıyor. Yan tarafta bir konağımız var, sancaklar evi,  özelliği Divriği'nin ilk balkonlu evi olması, rivayeti odur ki proje bittikten sonra Atatürk'le birlikte projeyi incelerken o balkonda kahve içiyorlar ve orada Atatürk'ten soyadını alıyor. “Sen ülkemizi demir ağlarla ördün. Bundan sonra senin soyadın demir ağı olsun” diye o güne kadar mühürdarzade olan soyadı Atatürk tarafından demir ağı olarak değiştiriliyor.

Erzincan’dan Asırlık Kahramana V

Tabii ki burada birlikte yanın alıyor, üç yaşından sonra çocukluğu bu konakta geçiyor. Konağımızın alt kısmı harem kısım. Üst kısım ise selamlık kısmımız. Harem bölümümüzde bir büyük mutfak, bir gelin odası, bir de toyhane dediğimiz hanımların kına, düğüne eğlencelerini yaptıkları büyük odamız mevcut. Selamlık kısmında ise altı tane büyüklük küçük bir odamız var. Bunlardan bir tanesi ağanın yani konağın sahibinin çalışma odası. Tavan süslemesi en yoğun odamızda orası. Biz de orayı yeğeni Nuri Demir Ağa çalışma odası olarak tahsis ettik. Siz birazdan Nuri Demir Ağa'yı ziyaret edeceksiniz, tanışacaksınız kendisiyle. Evet, Nuri Demir Ağa kimdir? Nuri Demir Ağa 1886 yılında Divriği'de doğdu. İlk orta ve lise eğitimine denk gelen rüştiye eğitimini Divriği'de tamamladı. 9 yaşında hafızlığı bitirdi. 18 yaşında Kangal'da maliye müdürünün açmış olduğu bir sınava giriyor. Sınavı kazanıyor. Ziraat Bankası'nda memur olarak göreve başlıyor. Orada çalışmalara dikkat çekince İstanbul'da maliye müfettişliğine atanıyor. O zaman biz de diyelim ki Sivas'ın yiğit oğlanından can Erzincan'a selamlar olsun.” Dedi

Erzincan’dan Asırlık Kahramana V (1)

Divriğili Mustafa Yıldırım anlatımıyla Ulu Cami ve Darı şifa

 “Tarihin başkenti Divriği’ye, kültür kenti Divriği’ye, Anadolu'nun elhamrası Ulu Cami'ye hoş geldiniz. Ulu Camii'yle ilgili hediyelik eşya işi yapıyorum. Caminin anlatımına yardımcı oluyorum. Divriği Ulu Cami'ne uzaktan bakıldığında komple cami gibi. Fakat şu yükseltilen bu taraf darüşşifa akıl ve sinir hastalığının tedavi edildiği merkez. O zaman Avrupalılar akıl hastalarını öldürürken, yakarken bizim ecdadımız burada Kur'an-ı Kerim sesiyle, su sesiyle, tasavvuf musikisiyle akıl hastalarını tedavi etmiş. Darüşşifa kısmını Turan Melek Hanım yaptırmış, cami kısmını eşi Ahmet Şah, dolayısıyla bay ve bayanın bir çiçek yaptırdığı tek eser olma özelliğine sahip. Eser, 1228 yılında başlamış, 1243 yılında bitmiştir. Farklı eser dengede, 1939 depreminde durmuş, yapılan titiz çalışmayla tekrar dönmeye başladı. İslamiyet’in sembolü hilal, içerisinde Davut Yıldız'ın Süleyman Mührü, biraz şöyle geriye çekilirsek, bakın şurada saç örgülü bayan var. Görebildik mi saç örgülerini? Yüzünü kırmışlar, saç örgüleri var, hemen simetrisinde mengüs küpede erkek var, erkeğin de yüzünü kırmışlar, O zaman erkekler mengüs küpesi takarmış. Gücü, asaleti belirtmek için, Allah'ın kölesiyim, Allah her zaman aklımda mesajı veriyor. Süper yahu Sultan Selim'de olduğu gibi,  ama bazı zır cahil insanlar camide heykel olmaz diye kırmış. Buranın darı şifa.”dedi

Erzincan’dan Asırlık Kahramana V (2)

DİVRİĞİ ULU CAMİİ

Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası olarak bilinen bu yapı topluluğu, cami, darüşşifa ve türbeden meydana gelen bir külliye. Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlı Mengücek Beyliği döneminde inşa edilmiş. Ulu Cami, Süleyman Şah’ın oğlu Ahmet Şah tarafından; Darüşşifa ise eşi Melike Turan Melek tarafından yaptırılmış. 1228 yılında başlanıp 1243 tarihinde tamamlanan yapı kompleksinin Baş Mimarı Muğis oğlu Ahlatlı Hürrem Şah.

Erzincan’dan Asırlık Kahramana Vefa – İzcilerin Divriği Ziyareti 4

Başta kapılar ve sütunlar olmak üzere, külliyenin bir çok yerinde bulunan, Ahlatlı ve Tiflisli ustaların ellerinden çıkan, taş işçiliğinin en nadide ve en ince örneklerini yansıtan harikulade motifler tüm dünyanın ilgi ve dikkatini çekmekte. Bu eseri farklı ve özgün kılan bir diğer özellik de, uzaktan bakıldığında simetrik olduğu düşünülen, fakat özünde asimetrik olan bezemelerde yer alan on binlerce motifin hiç birinin bir daha kendini tekrar etmemesi; kâinattaki farklı varlıkların muhteşem bir ahenk ve denge içerisinde olduklarının taşa nakşedilerek gözler önüne serilmesidir. Mimari üslubu, süsleme ve örtü sistemlerinin dengeli ve uyumlu tasarımıyla önem kazanan bu şaheser, dünyada, görülmeye değer eserler listesinin başında yer almakta. Bu büyüleyici eseri anlatmaya sözlerin yetersiz kalacağını Evliya Çelebi yüzyıllar önce şöyle ifade etmiştir: "Methinde diller kısır, kalem kırıktır". Görenleri kendisine hayran bırakan bu muhteşem abide eser, sanat tarihçileri tarafından "Divriği mucizesi", "Anadolu’nun Elhamrası" gibi ifadelerle tanımlanmış. 1985 yılında UNESCO tarafından "Dünya Kültür Mirası" listesine alınan, İslam mimarisinin bu başyapıtı, aynı zamanda T.C. Cumhurbaşkanlığı makamının koruması altında.

Erzincan’dan Asırlık Kahramana Vefa – İzcilerin Divriği Ziyareti 6

NURİ DEMİRAĞ KİMDİR?

Türkiye Cumhuriyeti demiryolları inşaatının ilk müteahhitlerinden ve cumhuriyet devrinin ilk sayılı milyonerlerinden, kardeşi Abdurrahman Naci Demirağ ile birlikte servetlerini Türkiye'nin sanayi kalkınmasında büyük işlere yatırmış ve iş hayatının yanında geniş ölçüde hayırsever insan olarak tanınmış bir kişi.

Erzincan’ın Sancak Şehrine Çok Yakıştı Erzincan’ın Sancak Şehrine Çok Yakıştı

1886 yılında Sivas'ın Divriği kasabasında doğdu. Bu kasabanın eşrafından Mühürdarzade Ömer Bey'in oğludur, annesinin adı Ayşe Hanım. Babasını henüz üç yaşında iken kaybetmiş, annesinin himaye ve teşvik kanadı altında otodidakt olarak yetişmiş. Rüşdiye tahsilini memleketinde yapmış ve aynı rüştiyeye muallim tayin edilmiş, Ziraat Bankasının açtığı bir müsabaka imtihanını kazanarak, bu bankanın önce Kangal, sonra Koçkiri şubelerinde çalışmış. Maliye Bakanlığının açtığı bir imtihanı da kazanarak, bankacılıktan maliye hizmetine geçmiş, İstanbul'a gelerek Maliye'nin her kademesinde seçkin bir memur olarak çalışmış ve 1918-1919 arasında 32-33 yaşlarında iken Maliye Müfettişi olmuş. Divriği ile alakasını kesmeyerek, İstanbul'da Beşiktaş'a yerleşmiş.

Nuri Demirağ Divriği

Kendi kaydına göre 56 altın (252 kağıt lira) birikmiş parası ile sigara kağıtçılığına başlamış ve "Türk Zaferi" adını verdiği bir sigara kağıdı çıkarmış. O acı ve karanlık günlerde " Türk Zaferi Sigara Kağıdı" fevkalade rağbet görmüş, o zamanki soyadı ile Mühürdar zade Nuri Bey'e hayli para kazandırmış, 252 lirası üç sene içinde 84 000 lira olmuştur. Daha sonra, Cumhuriyet Hükümeti’nin Türkiye Demiryolları ve şoseleri ile başladığı büyük imar işini benimseyerek, devlete en uygun tekliflerle müteahhitlik hayatına atılmış.(1)

"İlk Türk Demiryolu Müteahhidi, ilk kazmayı vurduğu yerden itibaren azminin ve imanın bütün kuvvetiyle ilerlemeye ve bütün geçtiği yerleri, demir ağlarla örmeye başladı." Fakat Nuri Bey'in muvaffakiyeti, Samsun'dan Erzurum'a kadar geçtiği yerleri demir ağlarla örmekten ibaret kalmadı. O büyük iddiasının tahakkukuna çalıştı. Samsun'dan başlayan ilk tahakkukuna müteakip (Fevzipaşa-Diyarbakır) (Afyon-Antalya) (Sivas-Erzurum) (Irmak-Filyos) hatlarında 1012 kilometrelik demiryolu yaparken, diğer büyük inşaat işlerine de atıldı. Bursa'da Sümerbank'ın Merinos, Karabük'te Demir ve Çelik, İzmit'te Selüloz, Sivas'ta Çimento fabrikalarıyla, İstanbul’da Hal binasını ve Ece abad - Hava köşesini de yaptı. Şunu da ilave etmek lazımdır ki Nuri Bey, bütün bu büyük eserlerinin önünde ve muhitlerinde, hayrat çeşmeler yapmayı unutmamıştı, nitekim bu çeşmelerin adeti kırk sekizi aşmış"

Nuri Demirağ, 1936 yılında havacılık sanayinin ilk temellerini atmaya başladı. İlk iş olarak 10 yıllık devreyi kapsayan bir plan - program hazırlattı. Bu program gereği, Beşiktaş Barbaros Hayrettin İskelesinin yanında Tayyare Etüd Atölyesini kurdu. Bu tayyare atölyesi kısa bir sürede dev bir fabrika haline geldi. Yeşilköy'de Elmas Paşa çiftliğini tayyare meydanı yapmak için satın aldı. 1000 X 1300 metre boyutlarında düz bir tayyare alanı yaptırdı. Bunun bir örneği de o sıralar Avrupa'nın en modern havaalanı olan Amsterdam'da vardı. 1937-1938 yılı içinde Türk Hava Kurumu 10 okul uçağı ve 65 planör siparişinde bulundu. İstanbul fabrikalarında yapılan ilk yerli Türk uçağı, 1941 yılı ağustosunda Nuri Bey'in doğduğu yer olan Divriği'ye uçarak gidip gelmişti. Halkı da heyecanlandıran bu tür gösterilerin yararlı olduğunu düşünen Nuri Bey, Eylül ayında 12 uçaklık bir filoyu, Bursa, Kütahya, Eskişehir, Ankara, Konya, Adana, Elazığ ve Malatya rotasında uçurarak halka kendi tayyarelerimizle göklerimizi kendimizin koruyabileceğini göstermek ve onlara inanç vermek istemiştir. Nu.D.38 tipi yolcu uçağı, tamamen Türk mühendis ve işçilerinin ortaya çıkardıkları Türk tipi bir uçaktır. 6 kişilik yolcu uçağının çift pilot kumandası bulunmakta. Saatte 325 kilometre hız yapabilmekte ve 1000 KM uçabilmektedir. Türk Hava Kurumu, Nuri Demirağ'ın fabrikalarına sipariş vermiş olduğu bu uçakları almaktan vazgeçmiş.

Mühürzade Konağı olarak da bilinen Nuri Demirağ Müzesi 1886-1957 yılları arasında yaşayan Divriğili iş adamı ve siyasetçi Nuri Demirağ’ın konağı. 2 katlı, ahşap ve kerpiçle inşa edilen, beyaz sıvalı, cumbalı geleneksel bir Divriği evi.

Editör: Mehmet Yaşar Çiçek