"İlk kadın vali" unvanında Hüdavent Hatun'un 1312 yılında yapımına başlanan, Niğde'de kendi adını yaşatan parkta bulunan türbe, 712 yıldır tarihe meydan okuyor.
Anadolu Selçuklu Sultanı IV. Rukneddin Kılıç Arslan'ın kızı olan Hüdavent Hatun’un yaklaşık 100 yıl aradan sonra restore edilmesiyle ziyarete açılan türbe, Türk sanatının birçok simgesini üzerinde bulunduruyor. Hüdavent Hatun’un "Anadolu’nun ilk kadın valisi" söylemi sebebiyle yapının ayrıntılarıyla ilgilenilmediğini belirten Uzman Sanat Tarihçisi Burak Paklacı, yapının Türk sanatında da benzersiz olduğunu, birçok kültürü içinde barındırarak, böyle zengin bir süsleme programına hiçbir mimaride rastlanılmadığını söyledi.
“YÖNETİMDE OLAN İKİNCİ HÜKÜMDAR OLARAK DÜŞÜNÜLEBİLİR"
Hüdavent Hatun hakkında bilgiler veren Paklacı, "Hüdavent Hatun, Selçuklu Sultanı IV. Rukneddin Kılıç Arslan’ın kızıdır. 1276 yılında babasının öldürülmesinin hemen sonrasında İlhanlı sarayına gelin olarak gidiyor. Argun Han ile evlendiriliyor. 16 yıl boyunca Argun Han’ın sarayında kalarak, Eşinin ölümünden sonra 1291’den sonra tekrar Anadolu’ya dönerek, babasının toprağı olan Tokat ve Niğde’yi kendisine alıyor. Türk hükümdarlıklarında kadının çok ciddi bir yeri bulunuyor. Kadının da bir han olması bu anlamda önemlidir. Moğol adetlerinde kadınlar iktidara ortak olabiliyor. Hüdavent Hatun’un durumu biraz daha farklı çünkü Anadolu’ya döndükten sonra ölmüş bir Moğol Hanı eşi olarak amcasının oğluyla beraber Anadolu’daki iktidarı paylaştığını görülüyor. Hüdavent Hatun’dan sadece vali olarak söz edemeyiz, yönetimde olan bir ikinci hükümdar olarak da düşünebiliriz. Çünkü Tokat Halef Zaviyesi’ndeki kitabede kendisinden Sultan olarak bahsediliyor. Yine Mevlana Celaleddin Rumi'nin oğlu Sultan Veled’in eserinde, Hüdavent Hatun’dan ‘Büyük Sultan, Sultanların Tacı’ olarak bahsediyor. Dolayısıyla onun yönetime de ortak olduğunu görüyoruz. Türk tarihi ve Orta Asya toplumları açısından farklı bir durum değildir" dedi.
"Anadolu’nun ilk kadın valisi" söyleminden sonra yapının ayrıntıları ve Türk-İslam sanatındaki değeriyle çok fazla ilgilenilmediğini belirten Sanat Tarihçisi Burak Paklacı, Hüdavent Hatun’un 21 yıl boyunca kendi türbesinin inşasıyla ilgilendiğini söyleyerek, "Hüdavent Hatun 16 yıl boyunca İlhanlı sarayında kalmış olmasından dolayı orada görmüş olduğu Budist adetler, İslamiyet öncesi Türk sanatıyla ilgili ayrıntıları da türbenin üzerine nakşettirdiği de biliniyor.1312 yılında buranın yapımına başlanıyor. Hüdavent Hatun’un vefatı 1332 yılı dolayısıyla istirahatgahıyla ilgili tasarımla ilgilendiğini görüyoruz. Bu anlamda sanatçı ve tasarımcı bir ruha sahip olduğunu söylenebilir. Hüdavent Hatun Türbesi'ndeki hiçbir ayet, sembol ayrıca süsleme tesadüfi değildir. İslam öncesi Türk sanatının çok zengin tasarımlarını üzerinde barındırıyor. Yaklaşık 21 yıl boyunca kendi türbesinin yapımıyla ilgilenen Hüdavent Hatun bunun üzerine çok düşünüyor" ifadelerini kullandı
Hüdavent Hatun Türbesi’nin doğru anlatılarak, tanıtımı iyi yapıldığında Türk-İslam coğrafyasından turist akınına uğrayabileceğini vurgu yapan Paklacı, bu yapının Türk sanatında önemli bir mimari olduğunu, birçok kültürü içinde barındıran, zengin bir süsleme programına hiçbir yapıda rastlanılmadığını söyledi.