&Yeryüzünün intizamının yürütülmesiprojesindeninsan sorumludur.

&Oysa günümüz dünyasındaki sosyal düzen planları ve projeleri, Allah’ın bizden istediği planlama ve projelendirme değildir.

&Bu planlama noksanlığı dindenkaynaklanmış değildir.

& Dindarlarda olan birebir problemdir.

&İnsanlarda adil düzen kurma arzuları zirve yaparsa, yasal sosyal adil düzen kurulur ve saadette zirve yapar.

&Hayatımızı değiştirmek istiyorsak; önce düşüncelerimizi değiştirmek gerekir.

&Duygu ve düşünce dünyamızı, birlikte kurmalıyız.

&Din adeta hastalığımızı iyileştirmekten çok, daha da kötü yapan, insanlığın acı çekmemesiiçin anestezi uygulayan bir yöntem de değildir.

&Keza din bir teselli arayışı da değildir.

&Din, yasa temelini duygu temeliyle motive eden hakça bir düzendir.

&Din bir akidedir.

&O’nun vatanı, akıl ve kalptir.

&Din, bireylerin iç davranışlarının ilkesini belirler.

&  Akla zihinsel hicret yaptırır.

&İnsana rotasını çizer.

Ramazandan sonra ne yapmalı? İnanç dünyamızı nasıl inşa edebiliriz? Ramazandan sonra ne yapmalı? İnanç dünyamızı nasıl inşa edebiliriz?

&Biz buna iman diyoruz.

&Şeriat (hukuk) ise dış dünyamızı düzenler.

&Şeriat bireyin dış davranışlarını düzenleyen eylemsel pratiklerdir.

& Sosyal hayat değiştiği sürece yasal düzenleme kaçınılmaz olacaktır.

&Din zihinsel, şeriat eylemsel hicreti gerekli kılar.

&Bunun için bütün Peygamberler aynı dine davet etmişlerdir.

&Bütün dinlerin ortak adı daİslam’dır.

& Kur’an kitabıyla adeta küçük (i), büyük (İ)’ye dönüşüp taçlanmış ve İSLÂM olmuştur.

&Ancak her Peygamberin şeriatı (hukuku) farklıdır.

& Bu da bize şeriatların değişebileceğine işaret eder.

&Din bireyin içe dönük, şeriat dışa dönük davranışlarını düzenler.

&Bütün şeriatlarda da genel prensipler ortak olmuştur.

& Canın, aklın, dinin, neslin ve mülkün korunması temeldir.

&Hukuka ve ahlaka ilişkin temel prensipler de hiç değişmemiştir.

&Peygamberler akidevi alanda devrimci, toplumsal konularda tedrici ve ıslahatçı olmuşlardır.

&Desene İslam, zihinsel eylemlerde devrimi, bedensel eylemlerde tedricilik ve ıslahatı tercih etmiştir.

&Öyle ki akidevi konularda ilke, tedricilik olmayıp derhal ilahi emir vahyedilirken; birey ve toplumların eylemleri konusunda tedricilik ve ıslahat yöntemi tercih edilmiştir.

&Örneğin, toplumda yaygın olan (bugün cep telefon yasağı gibi) bir örf ve adet, toplumsal pratik haline gelmiş, genel kabul görmüşse bu pratiğin ıslahı için metodolojik bir yöntem uygulanmıştır.

&Öyle ki bir toplumda yaygın olan çok evlilik, kölelik, içki ve riba gibi toplumun üzerinde yürüdüğü genel kabullerde ıslahat ve tedricilik yöntemi uygulanmıştır.

&Birden fazla kadınla evliliğin toplumsal meşruiyet kabul edildiği bir toplumda, öyle ki toplumun ekserisinin birden fazla evli bulunduğu bir ortamda, bunun derhal yasaklanması ve yasa dişi ilan edilmesi maslahattan çok mefsedet getireceği de açıktır.

&Keza çok evlilik tehlikeden korunmak için geliştirilen bir proje gibi durmaktadır.

& Bu evliliğin erkek evlat edinme amacına matuf olduğu, güç elde edebilmek için kabile sayısının artırılması gerektiğinden yola çıkılmıştır.

&Sonuçta kabile baskınlarına karşı geliştirilen bir yöntem olduğu, bu tür tehlikelere karşı bir tür silah tedariki mahiyetinde durumsal bir özel uygulama olduğu anlaşılmaktadır.

&Keza içkinin yasaklığı konusunda da dört ayrı ıslahat projesi uygulanmıştır.

&İçki hakkında insanlar eğitilerek, ahlaki basamaklar yükseltilerek nihai şer’i yasal düzenleme yapılmıştır.

&Bazıları bu tedricilikteki yasal düzenlemeyi nesih olarak değerlendirmeleri de kötü niyet yoksa garip bir durumdur.

&Bir bitki bile yetiştirirken fazla su verirseniz çürür, az su verirseniz kurur.

&Bir bitki yetiştirilmesinde, bir çocuk büyütülmesindeki özen; bir eğitim ve kabullenilen davranışların değiştirilmesinde de gösterilmiştir.

& Aklın yolu birdir.

&Keza İslam dinin kölelikle ilgili mücadele yöntemi de ıslahatçı ve tedrici bir yöntemle olmuştur.

&Kölelik toplumsal kabul haline gelmiş, mülkiyete konu olmuştur.

&Her ne kadar bazıları köleliği, İslam’a karşı bir saldırı olarak ileri sürse de mülkiyete konu olmuş köleliğin bu genel kabulünü tedrici bir yöntemle aşmıştır.

&Hemen her konuda olduğu gibi kölelikte de ıslahatçı bir yöntem izlemiştir.

&Naslar, kölelikle ilgili tedrici yöntem belirlemiş, azad edilmesi için yasal düzenlemeler yapmıştır.

&Köleliği doğrudan bir çırpıda yasaklamamıştır.

&İzlediği sosyal siyaset tedrici ve ıslahatçı bir yöntem olmuştur.

&Köleliğe ani müdahale, sosyo-politik açıdan doğru bulunmamıştır.

&İslam, zihar ve hataen adam öldürmede bir köle azat edilmesini isteyerek, kölelerin hürriyete kavuşması konusunda yasal düzenleme yapmıştır.

&Keza su yerine içki içen bir toplumda, içkinin yasaklanması için de tedrici ve ıslahatçı bir yöntem uygulanmıştır.

&İslam, içki hakkında dört ayrı merhale düzenlemesi yaparak nihai kararını vermiştir. &İslam, ara merhale uygulaması yaparak toplumu eğitmiştir.

&Keza toplumsal düzenin işleyişi takip edilmiş ve nihayetinde nassi yasal düzenleme yapılmıştır.

&Keza İslam’ın riba ile ilgili naslarına bakıldığında, ribanın da tedrici olarak dört merhalede nihai olarak yasaklandığını görüyoruz.

&Sonuçta İslam, bu yasal düzenlemede de tedrici bir ıslahat yaptığını, sonuçta ribanın kamu düzenine bir savaş ilanı olduğunu beyan ederek, ribanın toplumsal birlikteliğin virüsü olduğuna vurgu yapmıştır. Saygılarımla.

Editör: Mehmet Yaşar Çiçek