Şeytanın tuzağı düşenler kanla ve gözyaşıyla abdest alırlar.

 

Gençler! Görüyorsunuz bugün suyla fiziksel ve zihinsel abdest almasak da bizlere kanla ve gözyaşıyla abdest  aldırıyorlar

 ŞEYTANIN TUZAĞI DÜŞENLER KANLA VE GÖZYAŞIYLA ABDEST ALIRLAR.

 İnsanın en büyük suçu doğmuş olması mıdır?

 Gençler...! Müslümanlar olarak fiziksel abdeste birliktelik sağlansa da zihinsel abdestte ve ilkelerde birlik saylanamamıştır. Tarihten günümüze birlikte fiziksel abdest alsak da zihinsel abdest alamadık. Fiziksel abdest alıp bir araya gelsek de zihinsel abdest alıp ilkelerde bir araya gelemedik. İmanın şartlarını, genel ilkesel şartlar olduğunu iyi anlayamadık. Oysa önce ilkelerimizi belirleyip onlara iman etmemiz gerekirdi. Bir yerlerde hata yaptığımızı düşünmeyip aynanın hatasından kaynaklandığını ileri sürdük ve kendimizi kandırdık.

Gençler...! Görüyorsunuz bugün suyla fiziksel ve zihinsel abdest almasak da bizlere kanla ve gözyaşıyla abdest  aldırıyorlar. Zihinsel abdest almazsak, cehennemi yaşatıyorlar. İtaat etmezsek, dünyamızı zindan ediyorlar. Güce iman edenler, ötekini cehennem görüyorlar. Kirli elbise, kirli zihin, kirli bilgiyi temizleyecek deterjana, anti virüse veya ortak akla ihtiyacımız bulunmaktadır. Gençler, fiziksel ve zihinsel gusül abdesti almanın zamanı gelmedi mi? Kuran’ın genel ve temel ilkeleri, yeni nazil oluyormuş gibi pratiğimize aktarılması gerekmez miydi?

Bugün hakikati tanımlama işini, adeta ya Batıya ya güçlü bir örgüte ya da bir birey ve topluma  bıraktığımızdan beri, gerçeği yakalamak mümkün olamayacaktır.  Onların yapmış oldukları tanımlar, bizleri birbirimize düşürdü. Lügatleri kendileri yazdılar veya kendilerinin eğittiği yandaşlarına bilinçli yazdırdılar. Lügatlerle zihinlerimize savaş ilan ettiler. Kavramlara yükledikleri anlam ve yaptıkları tanımlarla, zihinlerimize savaş açtılar ve bizleri kavram kargaşasına sokup birbirimize düşürdüler.  Kaynaklarımız bir olsa da bizi kendimize yabancı bıraktılar. Temel ve mücmel kavramların açıklanması konusunda, kendilerine sinsi zihinsel savaş atış alanı ilan ettiler.

Örneğin; Riba ve mal kavramlarının tanımlarında tarihten günümüze birliktelik sağlanamadığımız gibi bu kavramlara yüklenilen anlamlarla bizleri ayrılığa düşürdüler. Kuran’ın tanımında bile ihtilafa neden olan birlikteliği sağlayamadık, birbirimizi kâfir veya sapık ilan ettik. 

Keza, kaza ve kader, takdir ve tedbir, ehlisünnet gibi pek çok kavramın içini boşalttılar. Sonuçta maddi savaştan daha büyük yaralar, kavramlar savaşıyla gerçekleştirdiler.  Başlattıkları bu savaşla Müslümanlar arasında maddi savaştan daha büyük yaralar açtılar. Bütün bu zihinsel savaşlarla, Müslümanların tevhid anlayışını tarumar ettiler. İzledikleri sosyal siyasetle zihinlerimizi esir aldılar. Bugün Gazze dışında adeta her yer işgal altındadır ve esirdir.

Dünden bugüne maddi savaştan daha büyük yaralar, kavramlar savaşıyla veriyoruz. Müslümanlar olarak önce zihinsel gusül abdesti alıp kavramlarda birlik sağlamamız gerekmektedir. Bu da çok kolay olmayacağa benziyor. Bunun için ya tarihteki Moğol istilası gibi bir felaketin getirdiği rahmeti görerek, tekrar aklımızı başımıza alıp yeniden ortak aklı veya  ehlisünnet yöntemini kullanarak ilerleyeceğiz ya da esaretimiz böyle devam edip gidecektir.

İşte bugün kariyerlerimizin,  kütüphanelerimizin ve eğitimlerimizin de  artık bir anlamı da kalmamıştır. Bilgilerin ve öğretilerin adeta anlamsız, yaptırımı olmayan, suskun, bir köşede feryatları sadece dinliyoruz. Aynı felaketlerin yağmuruna belki bizler tutulacağız. Yüz yıl önce verdiğimiz kurtuluş savaşı bir iman savaşıdır.

İslam dünyasının bu suskunluğunu görünce, Kitaplarımız Moğol istilasında olduğu gibi Fırat ve Dicle’ye dökülüp mürekkepleri aksın istiyorum. Zaten de İslam dünyasında bu kitapların eğitimi hiç işe yaramamışa benziyor. Belki uyanırız da bu mazlum ve mağdur kardeşlerimizin uğradığı haksızlığa karşı isyanı haykırtacak, tevhidi tekrar diriltecek asli kaynaklara geri döneriz. Bugün bilgi yüklü merkepler olsak da pratikte bir yaptırımımız bulunmamaktadır. Bak iste yine dualarla uzaklara bakıyoruz.

Ramazandan sonra ne yapmalı? İnanç dünyamızı nasıl inşa edebiliriz? Ramazandan sonra ne yapmalı? İnanç dünyamızı nasıl inşa edebiliriz?

Filistin konusunda İslam âleminin suskunluğu yüreklerimizi parçalıyor. Bereket ki acıyı hissedebilecek genç yürekler de vardır. Müslümanlar olarak esir miyiz bilemiyorum. Moğol istilasından sonra olduğu gibi belki zihnimizi toparlar, hakikate postu atmak için akıl vahyini daha iyi kullanırız. Bugün dini ve kimliğimizi adeta ihtilafın kaynağına dönüştürmüşüz. Yıllar geçse de ancak saçlarımız ağarıyor. Saygılarımla. Prof Dr Hadi Sağlam

Kaynak: HABER MERKEZİ