2024-2026 dönemine ilişkin enflasyon, istihdam, büyüme, ihracat, cari açık gibi temel makro gösterge hedefleri OVP tarafından belirlendi. Bu sayede ekonomide 3 yıllık bir yol haritası ortaya çıktı. Ünlü ekonomist Mahfi Eğilmez, "Bütçe Muamması" başlıklı blog yazısında OVP'yi değerlendirerek vatandaşların hazırlıklı olması gerektiği konusunda uyardı.
Eğilmez, Türkiye'nin enflasyonla mücadelesinin gerçek olmadığını vurgulayarak OVP ile ortaya çıkan asıl büyük soruna dikkat çekti. Eğilmez, Orta Vadeli Programla birlikte derinleşecek olan bütçe açığının yeni vergilerle kapatılmaya çalışabileceğini ve alternatif olarak yüksek enflasyonun bu açığı kapatmada tercih edilebileceğini ifade etti.
Mahfi Eğilmez'in yazısının önemli noktaları şunlardır:
"Aşağıdaki tablo, 2022 yıl sonu, 2023 yılı başlangıç ve ek bütçeleri ile Orta Vadeli Program (OVP) tahminlerini göstermektedir:
Bu tablonun dikkat çeken özelliklerinden biri, 2023 bütçesinin, 2022 bütçesine göre %52 artış öngördüğüdür. Bu, 2023 için başlangıçta yüksek bir ortalama enflasyon tahmin edildiği anlamına gelir. 2023 için başlangıç bütçesi, 2022 sonunda yürürlüğe girdiği için deprem gibi beklenmedik harcamalar için ödenek bulunmamaktadır.
Ayrıca, Şubat ayında yaşanan depremlerin ardından bütçe ödeneklerinin ve gelirlerin yetersiz olacağı öngörüldüğünden Temmuz ayında ek bir bütçe çıkarıldı ve bütçe giderleri ile gelirleri eşitlendi (1.119,5 milyar TL). Kanun gereği ek bütçe ile öngörülen harcamaların karşılanması için aynı miktarda gelir sağlanmalıdır. Bu nedenle bütçe açığı değişmeden aynı (659,4 milyar TL) kaldı.
OVP İLE ORTAYA ÇIKACAK ASIL SORUN
Ancak burada asıl dikkat çeken konu, OVP ile ortaya çıkacak olan bütçe giderlerinin tahmini (ek bütçe ile artırılan bütçe giderlerinin toplamı) 973,5 milyar TL artırılmış gibi görünmesidir. Buna karşılık, bütçe gelirlerinde herhangi bir artış öngörülmemiştir. Bu nedenle bütçe açığı 1.632,9 milyar TL olarak tahmin edilmiştir.
ARTAN GİDERLER NASIL KARŞILANACAK?
Bu artan 973,5 milyar TL gider nasıl finanse edilecek? Henüz ek bütçe ile 1.119,5 milyar TL tutarındaki gelir artışı karşılanamamışken, bu artan gider artışı nasıl finanse edilecek ve bu finansman nasıl bütçelendirilecek? Gelişmiş ülkelerde kamu harcamalarını finanse etmek için toplanan vergilerin nereye harcandığı ayrıntılı bir şekilde açıklanır.
Ancak bizde, harcamaların finansmanının nasıl gerçekleştirileceği bile belirsizdir. 973,5 milyar TL ek gelir nereden gelecek? Hangi vergiler artırılacak? Yeni vergiler mi getirilecek? Bu sorular ancak Meclis'e sunulan bir kanunla yanıtlanacaktır.
ENFLASYONLA MÜCADELE SADECE SÖYLEM Mİ?
İşte bu aşamada enflasyon, birçok başka alanda olduğu gibi bir çözüm gibi sunuluyor: Enflasyonla mücadele yalnızca bir söylemden ibarettir. Gerçekte böyle bir mücadele yürütülmediği, asıl meselenin enflasyonun araç olarak kullanılması olduğu söylenebilir. Türk Lirası'nın iç değer kaybı, dış değer kaybından daha fazla olduğu sürece gelirler yükselir, GSYH daha yüksek görünür ve ekonomi büyümüş gibi görünür. Özetle, Türkiye'nin enflasyonla mücadelesinin gerçek olmadığını söyleyebiliriz.
TBMM, bütçe hakkını kullanma konusunda yıllardır olumsuz bir değerlendirme alıyor, ancak görünüşe göre bu kez durum daha da kötü. Yukarıdaki tablo, neden bütçe yaptığımız sorusuna dahi tatmin edici bir yanıt sunamıyor."