Şehadete doğru kutlu yürüyüş! Ehl-i Beyt’i misafir etmek

Ehl-i Beyt’i evlerinde ağırlamak, o mübarek peygamberin ve ailesinin gül kokusunu teneffüs etmek demekti.

İhsan Ünlü-2

ŞEHÂDETE DOĞRU KUTLU YÜRÜYÜŞ-2

Bu esnada Hz. Peygamberin gözbebeği, “reyhanım” diye öpüp kokladığı Hz. Hüseyin’e davetler var.

Onu ve kutlu ailesini misafir etme şerefine nail olmak isteyenlerin haddi hesabı yok.

Çok iyi biliyorlardı ki onu misafir etmek demek, sevgili dedesi Muhammed Mustafa’yı (as) misafir etmek demekti.

Ehl-i Beyt’i evlerinde ağırlamak, o mübarek peygamberin ve ailesinin gül kokusunu teneffüs etmek demekti.

O mübarek insanlara hizmet etmek, büyük bir şeref, uğur ve bereket vesilesiydi

“Kişi sevdiğiyle beraberdir” fehvasınca onları sevmek ve bu sevginin gereğini yerine getirmek, dünya ve ahiret saadetine götüren yolun başlangıcıydı.

Öyle ya Allah Resulü (as) ahir ömründe ümmetine Kitabullah ile birlikte Ehl-i Beyt’ini emanet olarak bırakıyordu.

Haddizatında kendisine vahyedilen Yüce Kur’an’da da onların tertemiz (tathîr) kılındığı ve yaptığı hizmete karşılık da onlara sevgi (meveddet) beslenmesi gerektiği hatırlatılıyordu. (Ahzap/33, Şûra/23)

Hac görevinden dönerken Ehl-i Beyt kafilesini görenler, bir yolunu bulup onlara selam veriyor, hâl hatır soruyorlardı.

Ehrama modern dokunuşlarla moda dünyasında Ehrama modern dokunuşlarla moda dünyasında

Yaşı epeyce ilerlemiş olanlar daha dün gibi onun küçüklüğünü hatırlayıp sevgili dedesinin ona olan düşkünlüğünü gözleri önünden geçiriveriyorlardı.

İçlerinden biri var ki şu anıyı hatırlayıverdi: Hz. Peygamber'in Hüseyin’i ve ağabeyi Hasan’ı severken öptüğünü gören Akra’ b. Habis: “Ya Resulallah! Benim on çocuğum var, ben onlardan hiçbirini öpmedim.” deyince, Hz. Peygamber şöyle karşılık verdi. “Allah senin kalbinden merhamet duygusunu söküp almışsa ben ne yapabilirim? Merhamet etmeyene merhamet edilmez.”

Bir başkası başka bir anıyı hatırladı: Bir gün bir kişi Peygamberin, Hz. Hasan’ı omuzunda taşıdığını görünce "Çocuk! Ne güzel bir binite binmişsin!" der. Hz. Peygamber de "O da ne güzel binicidir!" karşılığını verir.

Başka biri ise Allah Resulü’nün onlara ne kadar düşkün olduğun hatırlattı: Hz. Peygamber her zaman olduğu gibi yine bir gün torunlarını kucağına alıp sever. O esnada Hüseyin Hz. Peygamberin üzerine küçük abdestini yapar. Sütannesi buna kızarak çocuğu çimdikler. Bu davranışın sonunda çocuk ağlar. Bunun üzerine Hz. Peygamber "oğlumu ağlatmakla beni üzdün" der ve sonra üzerini su ile temizler.

Bir çimdiklemeye bile üzülüveren Allah Resulü’nün ona ihanet eden, arkadan hançerleyen, şahsi menfaatleri uğruna onun mübarek kanına girenlere olan öfkesini ve üzüntüsünü düşünebiliyor musunuz?

Maalesef zamanın acımasız dilimleri ve şartlar o güzel insanı adım adım o noktaya götürüyordu.

07.07.2024

İHSAN ÜNLÜ

Editör: Mehmet Yaşar Çiçek