Erzincan Belediye Başkanı Bekir Aksun, Samimi Analiz Programı'nda 31 Mart yerel seçim çalışmalarını anlattı. Erzincan'da kentsel dönüşüm de gelinen son nokta hakkında bilgi veren Aksun, gençler ve kadınlara yönelik istihdam olanaklarından bahsetti.
"Erzincan küçük bir Türkiye’den ibaret"
Başkan Aksun, Erzincan'ın kentsel dönüşüm ve tersine göç çalışmalarındaki ilerlemeleri anlatarak, gençler ve kadınlara yönelik istihdam olanaklarına vurgu yaptı. Aksun, "Erzincan'ı Türkiye'nin mini bir yapısı olarak kabul edebiliriz. Erzincan'da etnik köken, mezhep, meşrep, her türlü farklılığın mutlaka bir temsili, bir parçası burada mevcut. Küçük bir Türkiye'den ibaret olduğu için biz kardeşliğin şehri olarak kabul ettiğimiz Erzincan'da, bütün bu farklılıkları zenginlik olarak kabul edip birbirimizle hemhal oluyoruz. İrtibatlarımız birlikte devam ediyor. Erzincan Belediyesi olarak yönetim kadromuzda, belediye meclisimizde Cumhuriyet Halk Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, İyi Parti'den müteşekkil. Buna rağmen kararlarımızın %99'unu oy birliği ile alıyoruz, çünkü hepimizin ortak paydasını Erzincan olarak kabul ediyoruz. Bu nedenle emeğimizi bu yönde şekillendiriyoruz.” dedi
Erzincan’da önceliğin kentsel dönüşüm projelerinin olduğunu vurgulayan Aksun, ihtiyaç olan yerlerin yeniden şekillendirme gayret içinde oldukların belirtti.
"Önceliğimiz kentsel dönüşüm"
Aksun, “Erzincan, malum 1939 ve 1992 depremleriyle anılan bir şehir olduğu için kentsel dönüşüm bizim burada çok önemli bir yer tutmakta. Bu nedenle kentsel dönüşümü bir an önce tamamlayabilmeliyiz. Kızılay Hocabey Mahallemiz, 13 Şubat Çarşısı, askeri lojmanlar, polis lojmanları gibi yerlerin tamamının kentsel dönüşümünü çok şükür sağladık. Acele kamulaştırma kararlarını aldık. 3 yıl içerisinde iki mahallemizi yeniden şekillendirdik. Şu anda hemen hemen %50'sinden fazlası oturuyor vaziyette, %50'si de tamamlanmak üzere. Kentsel dönüşümün tamamladığımız alanlar bittikten sonra 1992 depreminde özellikle aralarda kalan, kentsel dönüşüme ihtiyaç olan yerlerin de mutlaka yeni belirlenen kanundan güç alarak şekillendirme gayreti içerisindeyiz. Bu konu önceliğimiz, akabinde sosyal alanların geliştirilmesi noktasında da beklentiler yüksek. Bu alanda mesire alanları, sosyal etkinlik alanları ve bunlarla ilgili plan ve projeleri hayata geçirdiklerimiz var, planladıklarımız var. Bununla ilgili yoğun bir şekilde çalışmaktayız.” dedi.
"Anlayışımız, insanları doğdu yere doyurabilme gayreti"
Başkan Aksun, özellikle İstanbul'dan yoğunluklu göç alan Erzincan'ın karşılaştığı sorunları açıkladığı konuşmasında, “Özellikle İstanbul'dan yoğunluklu olarak gelenler var. Ama bizim anlayışımız olan birincisi üretken belediyecilik, ikincisi de insanları doğduğu yerde doyurabilme gayreti. Geçtiğimiz yıllarda uzun bir arayla göçe mecbur kalanlar, şu anda bir takım işlerini düzene koyabilme gayretinde olanlar varsa, onlar orada kalıyor, büyükleri buraya gelmekte. Ama yeni iş imkânları, yeni iş alanları oluşturulabilme durumu olmayınca, bu tersine göçü sağlama şansımız iyi bir derecede olmayacaktır. Bu nedenle devletle vatandaşın işbirliği yaparak, yerel yönetimlerde bunlara güç katarak mutlaka kendi ayakları üzerinde durabileceği bir iş imkanı oluşturmamız gerekiyor. Erzincan olarak güçlü yanımız istihdam derken Türkiye'de yanlış anlaşıldı, bir takım yanlış uygulamalarımız da belki hayat buldu. Bunları yeniden gözden geçirip doğru planlamamız gerektiği kanaati bende var.” ifadelerine yer verdi.
"Bütüncül bir kalkınma planı oluşturmak gerekiyor"
Erzincan'ın tarım ve hayvancılık potansiyelini değerlendirerek köylerde yaşam alanlarını destekleyen projelerin hayata geçirilmesi gerektiğini ifade eden Aksun, “Erzincan'da tarım ve hayvancılık güçlü yanımızdır. Akabinde turizm var. Bu alanlardaki projelerin köylerde desteklenerek daha rahat, daha ucuz maliyetli yaşam alanları oluşturarak, onların orada belli kriterlerle hayatlarını devam ettirmesini sağlayabilirsek, hem o coğrafyayı kabul etmeyen, alt gelir sınıfındaki insanların orada kaderini terk etmemesi anlamında bu projeleri hayata geçirip, aslında bütüncül bir kalkınma planı oluşturmak gerekiyor. Bu konuda da sosyal sigortaların mutlaka prim desteği vererek, hatta asgari ücretten onlara belli kriterler tanımlayarak, mesela hayvancılıkla uğraşacaksan 10 tane büyükbaş hayvana bakacaksın, bunun 3 tanesini Tarım İl Müdürlüğüne teslim edeceksin gibi, ya da 100 dönüm kuru fasulye ektiyse, eğer bunun çıkan ürününün %20'sini devletin Toprak Mahsulleri Ofisine teslim etmek kaydıyla onu güvence altına alabilirsek, daha üretken bir toplum oluşturacağımız kanaatindeyim. Bu kriterleri yerine getirmek içinde şehrin sıkıcı havasından sıyrılarak köylere yerleşmesini sağlarız, diye düşünüyorum.” diye konuştu.
"Okuyan gençlerimiz geri dönmüyor"
Eğitim almış gençlerin geri dönüş oranının düşük olduğunu belirtien Aksun, bu konuda bir eylem planı oluşturmanın gerekliliğine değindi.
“Bizim okuyan gençlerin analizi yaptırdığımız bir ankette %96'sı geriye dönmüyor. Çünkü onlara burada oluşturulan herhangi bir iş imkanı olmadığından, metropol şehirlerde bu imkanları zorlamaya çalışıyorlar. Ama son zamanlarda artan kira durumu da maalesef büyük şehirlerde yaşamı zorlaştırdı. Bunun tekrar geriye dönüş olması için bizim bir eylem planı gerçekleştirmemiz gerekiyor. Burada biz Erzincan Belediyesi olarak israf etmediğimiz için, okuyan kesimi de içinde barındırmak ve kadın istihdamını da hesaba katarak yaklaşık 1200 kişiyi istihdam ettik. Yani bu Erzincan Belediyesi ölçeğinde ciddi bir rakam, bütçemizi zorlayarak, ama bizim temelde üretken belediyecilik anlayışımızla burada kaynaklar da üreterek bunu başarabildik. Bugün geldiğimiz son noktada, 1200 istihdam yapılan bu sayının içerisindeki %50'si ne yazık ki 4 yıllık fakülte mezunu ve onların mezun oldukları alanda da iş tarif edemedik. Belediyecilik malum, hangi işleri yaptığı biliniyor, onları üzerinde değerlendirdik. Kadın istihdam noktasında tekstil atölyesi oluşturduk. Diğer taraftan, o,Türkiye'ye satmak kaydıyla Erzincan maden suyu işletmesi fabrikasını kurduk, birlikte oluşturduğumuz konut projeleriyle dinamizm oluşturduk ve bunlarla elde ettiğimiz kaynakları bizim insanımızla paylaştık. Ama şunu unutmamak gerekiyor, yani belli bir sınırı var belediyelerin de istihdam noktasında. Bizim en büyük problemimiz aslında vasıfsız olan bu insan kaynağını kurumsal kimlikler altında disipline ederek üretime katmak. Eğer bunu başarabilirsek, bu konuda sayın valimizin de destekleri çok fazla. O da bu şehirde istihdam noktasında neler yapabiliriz, ekili ne kadar alan varsa ekilsin diye kendilerinin de gayretleri var. Biz de bu konuda katılım sağladık. İnşallah Erzincan'da 1990'lı yıllarda üretilen 40 bin tonluk kuru fasulye, 40 bin ton şeker pancarı, 20 bin ton kuru soğan, 20 bin ton kayısı, 20 bin ton elma gibi ürünlere tekrar kavuştuğumuzda Erzincan 750 bin nüfusunu barındırabilecek. Aslında bereketli topraklara sahip bir il, doğunun incisi. Onun için de biz bu projeleri hayata geçirmek için gayret ediyoruz, temellerini atıyoruz. İnşallah ikinci dönemimizde bunu şekillendirmiş olacağız.”
"Coğrafi işaretli ürünlerimizi orumaya çalışıyoruz"
Erzincan’da istihdam noktasında neler yapılabileceği konusunda çalışmalarının olduğuna değinen Aksun, “Coğrafi işaret alan ürünlerimiz var. Bu coğrafi işaret alan ürünlerimizi daha belirgin bir şekilde korumaya çalışıyoruz. Tulum peynirimiz çok kıymetli, kesme kadayıf dediğimiz kadayıfımız var, sarıç diye bilinen cevizle üzümün buluşturulduğu bir yerel ürün söz konusu. Erzincan maden suyumuz var. Bunları hayata geçirdiğimizde, sayılarını da artırarak aslında markalar oluşturmaya çalışıyoruz. Depremler bizleri göçe zorladığı için aslında tarihi yapılarımızı da kaybetmişiz depremlerde, kültürel farklılıklarda oluşmuş. Göç trafiği yaşandığı için şu anda yeni yeni artık hayat bulmakta ve bunun için de emek koymaktayız. Erzincan döneri mesela çok meşhurdur ama bilinirliğini artırmak için Avrupa'da da birçok hemşehrimiz bu konuda emek koymakta. İnşallah daha da geliştiriyor olacağız.” İfadelerine yer verdi.