Sigorta Akdine Cevaz Veren Bilginler Ve Gerekçeleri-1
Bir önceki yazımda sigorta akdine cevaz vermeyen bilginleri kronolojik sıra ile ele almıştık. Bu yazımda ise sigorta akdine cevaz veren bilginler ve gerekçelerini objektift olarak ele almaya çalışalım.
1. Muhammed Abduh
Sigorta hususunda geleneksel yapı caiz olmadığını, İlk olarak Muhammed Abduh tarafından gündeme gelmiştir. Abduh’a göre gelen bir soru üzerine verdiği cevap Şerii fetva olarak yayınlanmıştır
Cevap: “Zikredildiği şekilde, bu şahsın bu kumpanya ile bir meblağ vermek hususundaki anlaşması, zımnen mudârabe şirketinin bir çeşidini husule getirir. Bu ise câizdir. Bu şahsın ticaretinde kazandığı kar ile birlikte malını almasında bir engel bulunmamaktadır. Bu sebeple bu adam, tespit edilen süre içerisinde ölür ve şirket de onun verdiği meblağı işletmesine koymuş ise, şirket mirasçılarına ve malın tasarrufu kimde ise onlara, ticari kazancından elde edilen karı ile birlikte belirtilen şekilde tutar ödenir.”
Böylece Muhammed Abduh, hayat sigortasının zımnen bir mudârabe şirketi olduğu kanaatindedir. Abduh’unfetvâsı, sigorta şirketi hakkında Allâme Muhammed Bahitü’l-Mütî’nin fetvâsına istinaden bir cevap olarak verilmiştir. Aynı doğrultuda Muhammed Reşit Rıza’nın fetvası da vardır. Daha sonra Abdülvehhab Hallâf ve Muhammed el-Behiy de, hayat sigortasının bir tür zımnî mudârabe sistemi olduğunu ifade etmişlerdir.
2. Mustafa Ahmet Zerka
Mustafa Ahmet Zerka, " Nizamu't-Te'min" adlı eserinde sigorta sistemi ve sigorta akdini birbirinden ayırarak ele almış, muâsır İslâm hukuk bilginlerinin sigorta hakkındaki görüşlerini değerlendirerek farklı görüşler ileri sürmüştür. Eser 195 sayfadan oluşmuştur. Zerka, sigorta için cevazı hususunda Abduh ile beraber aynı görüşte olup, sigorta sistemi ve sigorta akdini birbirinden ayırmış ve kapsamlı ciddi bir çalışma yapmıştır. Çalışmasının ikinci ve üçüncü kısmında iktisâdî ve içtimâi hayatta sigortanın görevi ve İslâm hukukuna göre hükmü üzerinde durmuştur. Riziko ve çeşitleri ele alınmış, yardımlaşma ve ticâri sigortanın üzerinde genişçe durarak sigortaya karşı ileri sürülen menfi görüşleri değerlendirmiştir.
Zerka bu çalışmasını ilk olarak 1961 yılında şam’da düzenlenen İslâm Hukuk Haftası’nda, sigortanın çeşitli bakımlardan bey’ bi’l-vefâ, âkile, muvâlât akdi, kefâlet gibi hukukî müesseselere benzerliğine işaret etmiş, bu sebeple câiz olduğunu bildirmiştir. Zerka, sigorta ve faiz ile ilgili sözleşme esasından değil, işleyiş ile olduğu şeklinde ifade etmiştir.
Keza sigorta şirketi ne tür faaliyet gösterirse göstersin sigortanın meşru olduğunu söylemiyor. İslâm’ın yasakladığı (fâiz gibi) meşru olmayan alanlarda değil, meşru alanlarda faaliyet göstermesi kaydıyla câiz olduğunu söylemiştir. Bu eseri Hayrettin Karaman birinci kısmını “İslam’a göre Banka ve Sigorta” olarak tercüme etmiştir.
3. Mustafa Muhammed Cemal
Mustafa Muhammed Cemal, "Mecelletü'ş eş-Şeria ve'l-Kânun," Teemmulat fi Mevakıfı'l-fıkhi'l-İslâmiminKadiyyeti't-Te'min" adlı makalesi okunmaya değer bulunmuştur. Sözleşmelerin ivazlı ve teberru şeklindeki taksiminden hareketle ticâri sigorta ile yardımlaşma sigortası üzerinde detayıyla durmuştur. İslâm hukukunun klasik kaynaklarında sigorta benzeri uygulamalar ile çağdaş fıkıh doktrininde sigorta hakkındaki görüşleri değerlendirmiştir. Ufuk açıcı ciddi bir makale olduğunu söyleyebilirim.Cemal, sigorta sözleşmelerinde karşılıklı bedellerin, sigorta primi ve sigorta bedeli aynı olmadığı, aksi hususunda mübadele edilen bedellerin sigorta primi ve sigorta eden kuruluşun “güven ve teminatı” olduğu görüşündedir.
Buna göre sigorta sözleşmesindeki tarafların edim yükümlülüğü mübâdelesi, bir miktar para olan prim ile potansiyel rizikonun telafisi anlamına gelen damân arasında olduğundan, iki farklı cins arasında olduğunu ileri sürerek fâiz sözleşmenin aslından değil, harici vasfından olduğu gerekçeleriyle Zerka’nın görüşünde birleşmektedir.
4. Muhammed Behiy
Sigortanın her türüne cevaz veren Muhammed Behiy, sigorta sözleşmesini satım sözleşmesine kıyaslamanın doğru olmadığını ifade etmiştir. Sigorta konusunda Zerka ile çok yakın olan Behiy, bu konuda Zerka'dan ayrılmaktadır. Behiy’e göre, "Sigorta bir alış-veriş sözleşmesi değildir. Sigortaya bir alış veriş sözleşmesi olarak bakıldığı için de hakkında bir hüküm verirken hata edilmektedir." Behiy, sigorta sözleşmesini satım sözleşmesine benzetilerek hadiste belirtilen kendisinde fâiz cereyan eden altı sınıfın içine sokulmasını doğru bulmamaktadır. Behiy'e göre sigorta, bir yardımlaşma sözleşmesidir. Satım sözleşmesi ise, maddî menfaatin değişiminden ibarettir. Yardımlaşma ise, ihtiyaçları kaldırmak, musîbet ve felaketleri gidermek için yapılır. Öyle ise, tekâfül sözleşmesinde prim ile iştirak eden ortağın, sonuçta maddî bir karşılık elde etmesi gerekmeyeceği görüşündedir.
5. Muhammed Medeni
Ezher Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Muhammed el-Medeni’nin sigorta câiz mi, câiz değil mi? Sorusu hususunda verilen cevap” bu konunun bir kişinin verdiği fetvaya bırakılmamasını söylemiştir. Yapılması gereken bu hususta çeşitli yerlerden iktisatçı, âlim ve fikir sahibi ilim adamlarının bir araya gelerek bu hususta gerekli araştırmayı yaparak, ortak bir görüş birliği sağlanmasıdır. Ancak bu hususta Ulema arasında meşhur olan “ Caiz olmadığında ittifak vardır” görüşü ortaya çıkabilir. Bu hususta karşımıza iki görüş ortaya çıkmaktadır.
a. Nakil ile gelen bilgi ile meşhur olan görüşe göre “Caiz olmadığı” diyenler.
b. Terakkiye göre mevcut durumu görmek ve kolaylık sağlamak için “Mubah” diyenler.
Ben derim ki; bu mesele için bir hukuk meclisinin toplanması, bir fıkıh enstitüsünün kurulması, dînî hükmün bu meclisten (ittifakla veya ekseriyetin görüşü olarak) ilan edilmesidir."Bir sonraki yazımda bu yazının devamı olan cevaz veren diğer bilginlerin görüşlerini ele alacağım. Saygılarımla.