Ramazanı uğurlarken! İhlâsı kazanabildik mi?

Her işte samimiyet önemli olduğu gibi, ibadetler noktasında da samimiyet yani ihlasın yeri ve önemi büyüktür.

RAMAZANI UĞURLARKEN

Bir Ramazan ayını daha geride bırakıyoruz. Biz ondan hoşnuttuk ama o bizden ne kadar hoşnut oldu bilemiyorum.

Bildiğim bir şey varsa, yapılan ibadetlerin, iyiliklerin ve hayır hasenatın içten ve samimi bir şekilde yapılmasıdır. Samimiyet deyince bir hikayeyle başlayalım.

Ferideddin-i Attar bir işi gerçekten ruhunu katarak yapmak ile yapıyor görünmeyi Yusuf’un (as) bir zindan hatırası ile asırlar öncesinden günümüze taşıyor:

“Züleyha’nın büyük bir debdebesi, yüceliği vardı. Gitti, Yusuf’u zindana attırdı. Zindancıya dedi ki “hemen şimdi, Yusuf’u yık adam akıllı sopa vur. Sopayı kuvvetli kaldır indir, öyle bir döv ki ta uzaktan ah ettiğini duyayım.”

Köle, emre göre Yusuf’u dövmeye niyetlendi ama yüzünü görünce kıyamadı. Ve iyi kalpli zindancı orada bir pösteki (koyun postu) bulunduğunu gördü, sopayı ona vurmaya başladı. Köle her sopayı indirdikçe Yusuf mahsustan zarı zarı feryat etmekteydi.

Züleyha uzaktan Yusuf’un feryadını duydukça “Vur…Adamakıllı vur be adam” diye bağırıyordu.

Köle dedi ki “Ey güneş yüzlü Yusuf, Züleyha gelir de sırtında hiçbir sopa izi bulunmadığını görür anlarsa, şüphe yok ki beni berbat eder bitirir. Omzunu aç dişini sık. Adamakıllı sopaya dayan. Bu sopa fena tesir edecek ama, Züleyha görürse affeder hiç olmazsa.

Yaşama hakkı nedir? İyilikte ve takvada yardımlaşma nedir? Yaşama hakkı nedir? İyilikte ve takvada yardımlaşma nedir?

Yusuf elbisesini sıyırdı, soyundu, yedi kat göğe bir gürültüdür düştü.

Köle elini kaldırıp Yusuf’a öyle bir vurdu ki, Yusuf yüzükoyun yere kapaklandı.

Züleyha bu sefer Yusuf’un ah edişini duyar duymaz, “Yeter” dedi. “Bu sefer ki “ah” taa içten çıktı. Bundan önceki ahlar ah değildi. Bu seferki can evinden yüceldi.” (Hikmet Köksal, Hayat Fıçısı, ÜÇM Yayıncılık, s. 14)

İHLASIN YERİ VE ÖNEMİ

Her işte samimiyet önemli olduğu gibi, ibadetler noktasında da samimiyet yani ihlasın yeri ve önemi büyüktür.

İhlâs kelimesi, terim olarak “ibadet ve iyilikleri riyadan ve çıkar kaygılarından arındırıp sadece Allah için yapmak” demektir. (TDV İslam Ansiklopedisi, 21/535)

İslam inancına göre Allah’a şirk koşmak ne kadar yanlış ve tehlikeli ise, ibadetleri ve iyilikleri sırf birileri görsün ve beğensin diye yapmak da o kadar tehlikeli ve faydasızdır.

O yüzden Kur’an’da, “…Öyleyse sen de her türlü şirk ve gösterişten uzak durup ibadet ve taati yalnız Allah’a has kılarak O’na kulluk et.” buyrulmaktadır. (Zümer/2)

Bu manada dikkat çeken başka bir ayette ise, “Kurbanların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. O’na ancak takvanız (samimi sorumluluk bilinciniz) ulaşır.” buyrulmaktadır. (Hac/37)

Takva bilincine ulaşan mana büyüklerine göre, ibadetlerin her ne kadar görünen zahiri şartları (abdest gibi) olsa da bir de görünmeyen (niyet, ihlas, huşu gibi) şartları vardır. Asıl olan niyet ve samimiyettir.

Sûfîlere göre ibadetin ruhu ihlâstır. İhlâssız amelin de amelsiz ihlâsın da kula bir faydası yoktur.

Rivayete göre, Mecnun namaz kılan bir adamın önünden geçer.

Adam namazını bozup Mecnun'a bağırmaya başlar.

"-Namaz kılanın önünden geçilmez bilmiyor musun?"

Mecnun'un verdiği cevap tam da ihlası anlatan cinstendir.

"-Hadi ben Leyla'nın aşkından seni görmedim; sen nasıl oldu da Mevla'nın aşkından beni gördün?"

Aşık maşukana kavuşmak için her türlü fedakarlığa katlanır. Onun sevgisi riyasız, şeksiz, şüphesiz ve katıksız saf bir sevgidir.

AŞK İLE SEVMEK

Beşerî aşklarda bile bu kanun geçerli iken ilahi aşkın boyutuna sınır yoktur. Allah’ı aşk ile sevenlerin kullukları da O’na yaraşır şekilde olacaktır.

Bu noktayı yakalayan aşık için artık şekil ve zahir çok önem arz etmez. O, kemiyete değil keyfiyete bakar; maddeye değil manaya bakar; zahire değil batına bakar; kabuğa değil öze bakar.

İhlaslı kul için perdeler kalkmıştır. O, Allah’a ulaşmak için birilerinin aracılığına sığınmaz. İsteyeceğini direk O’dan ister.

Yaptığı ibadet ve taatleri, iyilik ve hayır hasenatını birilerinin gözüne girmek için dünyevi çıkarlarına alet etmez. Ücretini, yalnız Hak’tan umarak herkesin birlikte göreceği ahiret gününde almayı bekler.

Yine Kur’an’ın ifadesiyle, (İyilik yapan ihlaslı kullar şöyle derler): “Biz sizi yalnızca Allah rızası için doyuruyoruz; sizden herhangi bir karşılık da teşekkür de istemiyoruz. (Çünkü) biz, zor ve belalı bir günde Rabbimizden (O’nun azabından) korkuyoruz.” (İnsan/9)

Evet bir ramazan daha geride kaldı. İbadetlerle, taatlerle, hayır hasenatlarla büyük kazanımlar elde edildi. Bu güzel hasletlerin berhava olmaması için ihlas ve gayretle devam ettirilmesi gerekir diye düşünüyorum.

“Dünyası Ramazan olanın ahireti bayram olur” diyen ne güzel söylemiş; Rabbim ihlaslı kullarından eylesin…

Selam ve dua ile.

05.04.2024

İHSAN ÜNLÜ

Editör: Mehmet Yaşar Çiçek