& Keza Müslümanlar arasında beden ve ruhlar birbirine saldırıyorlar.
& Müslümanlar Kâbe’nin etrafında birlikte dolansalar da ruh birliği ve beraberliğini sağlayamadılar.
& Bugün Müslümanların adeta ruhu ölmüş, bedeni dolaşmaktadır.
& Bunun sebebi de Kur’an’ın özü olan ahlakının kaybedilmiş olmasında yatmaktadır.
& Oysa bugün Müslümanlar dinin geleneksel ritüellerini dikkatlice yapmaktadırlar.
& Bu ritüeller Müslümanları fuhşiyat ve münkerattan alıkoymamaktadır.
& Desene ibadetler yozlaşmışsa insanları ıslah etmez.
& Keza ibadetler şekilde kalmış manası terk edilmişse insanları iflah da etmez.
& Bugün toplumsal hayatta her türlü şer ve fitne kendini mübarek gösteriyor.
& Öyle ki dini hayat sadece maddi şekil ve hareketlere büründürülmüştür.
& İbadetlerde ruh terkedilmiş şekilde kalınmışsa yozlaşma başlamış demektir.
& Ruh ancak merhametle huzura kavuşur ve kurtuluşa erer.
& Merhamet dünyasına ayak basmamış, aşkı yaşamamış kalbin huzuru da olamaz.
& Desene kalbe selam vermeyen akıl görevini ihmal etmiştir.
& Öyle ki akıl adeta direksiyon kalp ise motor gibidir.
& Akıl güneş olmadan önünü göremez.
& Sonsuzluğa götüren yolunu bulamaz.
& İnsan ruhuna selamet veremez.
& Güneşi esas aldığımız müddetçe akıl mürşidimizdir.
& Akıl insanı sonuçta ilahi ilhamın eşiğine götürür.
& Aşkın asıl mabedinin divanında kendisinin selametini dilendirir.
& Oysa akıl tarihten bugüne içtihat kapısının kapatılmasıyla adeta zincire vurulmuştur.
& Bu zincir İslam'ın toplumsal hayatını meflûç etmiştir.
& İnsanlığa ruh ve hayat olan İslam, aklın zincire vurulmayla da meflûç olmuştur.
& Putperestler ve yabani gelenekler bu meflûç vücuda çullanmışlardır.
& Her yönden Müslümanlar, İslam’ı dünya hırsı ve emellerine araç olarak kullandılar.
& İslam’ın ebedi saadet ideali yerine onu araç yapan bir dünya saltanatına dönüştürmüşlerdir.
& Böylece Müslümanlar İslam’ın ruhunu kendi varlıklarında erittiler.
& Şeytani izahlar geliştirerek de aynaya bakıp başkalarını suçlamışlardır.
& Hz. Osman’ın öldürülmesiyle buna daha da tavan yaptırdılar.
& Bugün Müslümanlar arasında bir ruh inkılabının yapılması zorunludur.
& İslam’ın ruhunu yaşatan Sahabeler yerini kaideci, şekilci, lafızcı taassuba bıraktılar.
& Abbasiler döneminde bu taassup çeşitli lügatlerle daha da koruma altına alınmıştır.
& Öyle ki Emeviler ve Abbasiler döneminde Ebu Hanife'yi zincire vuruldular ve hapsettiler.
& Şartlandırılmış ve koşullandırılmış beyinlerle zamanla babalarımızı ve atalarımızı biz yolda bulduk dedirttiler.
& Dini savunanlar adeta dinin önünde kütük oldular.
& Desene Müslümanlar zamanla Mevlana ve Yunusun ruhunu da katlettiler.
& Öyle ki İslam’ın kısa süren baharı kendine bağlananlar tarafından insanlık davasından uzaklaştırdı.
& Bugün bizlere Emevilerden başlayarak bugüne kadar gelen İslam’ın gerçeğinin tanımayacak kadar değişmiş bir İslam mirası bıraktılar.
& Öyle ki suyun akışının kaynağını değiştirdiler.
&İslam’ıntren yolculuğunda adeta makas değişimi yaptılar.
& Amaçların yerine araçları koydular.
& Sıratı müstakim olan otoban yolculuğunda yeni tali otobanlar açtılar.
& Güneşin doğmasını beklerken bakın şimdi yanıyoruz.
&اَلَّذ۪ينَاِذَٓااَصَابَتْهُمْمُص۪يبَةٌۙقَالُٓوااِنَّالِلّٰهِوَاِنَّٓااِلَيْهِرَاجِعُونَۜSaygılarımla.
Prof Dr Hadi SAĞLAM
Kaynak: HABER MERKEZİ