DİJİTAL DÜNYADA İNSAN ASLİ GÖREVİNE Mİ DÖNÜYOR?
İnsanın asli görevi düşünmek, üretmek ve ibadet etmek midir bilemiyorum?
Örgün eğitimde, öğrenciyi, pasif bilgi alıcısından, aktif bilgi avcısına evirmek zorunlu hale gelmiştir. Öyle ki eğitimde ilkelerimiz yanında, öğrenmeyi öğretmeliyiz, kendi kendini eğiten insanlar yetiştirmeliyiz. Çağdaş uygarlık düzeyine ancak bu şekilde ulaşabiliriz.
Geleceğimizi diplomaların değil, becerilerimizin belirlediği bir toplum kurmalıyız. Bunun için insan kafasının büyük veya küçük olmasının anlamı yoktur. Bugün insan, sanal ve gerçek âlemin sorunu ile dijital sosyalleşmenin sorununu yaşamaktadır.
Nasıl ki dünya, trampa, altın ve gümüş, kâğıt para ekonomisinden dijital para ekonomisine eviriliyorsa; dijital dünya, sosyal hayatın temel ilkelerini de evirmiştir. Öyle ki yeni dünya, Müslümanlar için çok kolay bir dünya olmayacaktır. Dijital dünyanın temel ilkeleriyle, klasik dünyanın temel ilkeleri çatışacaktır. Dijital dünyada insan kalabilmenin yollarını arıyoruz.
Müslümanın ortak akılla fabrika ayarlarına uygun bir ortam inşa etmesi zorunludur. Aksi takdirde dijital dünyada insan kalabilmenin temel ilkeleri çatışacaktır. Acilen insanların biyolojik ayarlarına uygun bir düzenleme yapılması gerekmektedir.
Klasik ve Sanayi devriminin örgün eğitim sistemi ve ilkeleri artık realiteden uzaktır. Bugün tek tip insan yetiştirme projesi artık bir zülümdür. Bilgiye erişimin zor olduğu bir dönemde üretilen bu sistemden; bilginin çok olduğu bir sisteme evirilmemiz gerekmektedir. Artık örgün eğitimde bilgiye ulaşmada yokluk değil çokluk ilke olarak alınmalıdır.
Tek tip insan yetiştiren sistemlerle artık medeniyeti yakalamak mümkün değildir. Bugün tek tip insan yetiştiren sistem, fayda yerine zarar veren sistem haline dönüşmüştür. Deizm, ateist ve nihilist bir toplumun oluşmasının sebep olmuştur.
Ülkeler çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmaları için bilginin yokluk döneminde geliştirilen sistemle yolculuk yapamayız. Bilginin çokluk döneminin ilkelerine göre acilen düzeltilmesi gerekmektedir. İnsan asli görevine dönmelidir. Düşünmek, üretmek ve ibadet etmektir. Aksi takdirde büyük bir israf ve milletin geleceği de tehlikeye atılacaktır.
Bugünkü örgün eğitim sistemi, insanların ihtiyaçlarını karşılamaktan yoksundur. Bilginin bol ve bedava olduğu bir toplumda öğrencilere bu tür bilgilere nasıl erişeceklerini öğretmeli, öğrenmeyi ve araştırmayı ilke edinmeliyiz. Bunun için örgün eğitimin betonlaşmış kalıplarını kırmamız gerekmektedir.
Örgün eğitimde verilen eğitimin %75 gelecekte iş bulamayacakları açıktır. Bu mesleklerin pek çoğunun gelecekte zaten yürürlükten kalkacağı da malumdur. Yarın geçerli olmayacak bilgileri öğretip ciddi bir israf yönteminden vaz geçilmelidir. İşlerine yaramayacak, hayatlarında kullanamayacakları bilgilerin ezberletilmesinin bir anlamı da yoktur.
Üniversite diploması meslek sahibi yapar anlayışından; kişilerin becerilerinin meslek sahibi yapar anlayışına geçilmelidir. Böylece bilimsel üretim ve becerilere öncülük verilmelidir. Desene eğitimde asl olan öğrenciye, bilgiyi yönetmek ve doğru bilgiyi ayırt etme becerisi kazandırmak olmalıdır. Saygılarımla Prof Dr Hadi Sağlam