KANIN DAMARLARDA ÇILGIN DOLAŞTIĞI GENÇLİK...!
اِنَّاللّٰهَيُحِبُّالتَّوَّاب۪ينَوَيُحِبُّالْمُتَطَهِّر۪ينَ
Eski kültürlerin zihniyetleri ile çağdaş uygarlık seviyesine ulaşılamayacağı, böyle bir ilerlemenin düşünülemeyeceğini iddia edilmektedir. Çünkü bu kültürlerin gücü tükenmiş, adeta damarlarındaki kanın hareketi zayıflamış yaşlı insanlar gibi ölüp giderler. Desene kültürler de insanlar da zamansaldır. Akan nehirden bir parçadır. İnsanımız din ile din kültürünü, kutsal ile kutsallaştırılanı ayırmada sorun yaşamaktadır.
Bugün gücü tükenen kültürler ve insanlar adeta kendi dertlerine düşerler, genellikle kainata ve insanlara faydasız olup hep de yalan söylerler, bir zaman sonra da yalan olup giderler. Sosyal hayatın sosyal gerçekliği ile karşılaşanlar, kültürlerin ve insanların bir nehir gibi aktığını görürler. Ne yazık ki insan, sebebi sonuçtan çıkarabildiği gibi sonuçtan sebebe doğru hareket etmenin daha doğru olduğuna inanmıştır.
İnsanın hayatındaki duygu ve düşünceler, adeta kaynaklar ve derelerden oluşan nehirler gibidir. Evet, dünyamız kültürel olarak da renklenmiştir lakin onu boyayan hep bizler olmuşuzdur. İnsanoğlu zamanla yanlış bilgilerini bile nesnelere mal ederek suçu kendi üzerinden atabilmiştir. Geçmiş zihinsel yazılımlar tarafından bizlere miras bırakılmış bir dünya zihnini, suçlu olarak şikâyet etmek yerine yeni yazılımlar üretmek ve hayata anlam katmak daha doğru olsa gerektir. Evet, insan diktiği ağacın meyvesini kendi toplamak da çok ister. Fakat geleceği inşa etmek için geçmiş tecrübelerin basamak yapılması kadar doğal bir şey olmasa gerektir.
O HALDE MADDİ VE MANEVİ TEMİZLİK İŞİN ASLIDIR.
Gençler: Hiç düşündünüz mü ki elbiseniz kirlenirse yıkarsınız ya vicdanınız kirlenirse ne yapar sınız? وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْ “Elbiseni temiz tut.” Desene İslam’ın yeryüzüne diğer bir emri de temizliktir. Rabbimiz bize böyle buyurdu. Bunun için bütün fıkıh kitaplarımızın hemen hepsi temizlik bahsini ilk konu yapmışlardır.
الطُّهُورُ شَطْرُ الْإِيمَانِ Peygamberimiz de “temizlik imanın yarısıdır” demiştir. Desene maddi ve manevi temizlik gerekir. Öyle ki elbiseniz kirlenirse yıkarsınız, lekelenirse temizlemeye verirsiniz. Suya, sabuna ve paraya kıyarsınız. Bilirsiniz ki su sabunla kiri çıkartır. Oysa kirli ve yırtık elbise ile halkın huzuruna çıkamazsınız. Utanma duygunuz ölmüşse, utanmazsınız. Utanmazsanız dilediğinizi yaparsınız.
Ey insan! Kişinin iyi elbisesi sen şaşırtmasın. Günah pazarında tüccarlık yaparak kefenin kalitelisini artırmazsınız. İyi kefen sahibine fazilet kazandırmaz bunu bilesiniz. Suya sabuna dokunma denir. Bilesin ki su sabunla kiri çıkartır. Hep kirli mi kalasınız. Temiz bir beden, temiz bir giysi, temiz bir çevre, temiz bir koku, temiz bir dünya, desene maddi temizlik ve manevi temizlik imandandır.
Bugün Müslümanların en fazla dikkat etmesi gereken ilkelerden biri de temizliktir. Ölüm gelmeden, bedenimizi ve ruhumuzu temizlemeliyiz. Sadece beden temizliği gel gör ki dertlerimize derman olamadı. Ama yine de beden ve elbise temizliği işlerin başında gelmelidir.
Her Müslüman haftada mümkünse duruma göre en az iki kere bedeninin ve elbisesinin temizliğine dikkat etmelidir. Dişlerinin fırçasından tırnağına, bedenine, elbisesine özen göstermeli ve güzel kokular sürülmelidir. Allah güzeldir, güzel olanı sever.
Camiye öyle koşup güzel gelmelidir. Hani derler ya soğan sarımsak yiyenler, camideki durumları hoş karşılanmaz. Bir de sigara içenlerin camideki durumları daha da gariptir. Camilerimizin temizliği olabildiğince önemlidir. Bastığın yere ayağını koyup rabbi için secdeye kapanan kişinin, secde makamının temiz bir mekân olması ne kadar da güzeldir.
Güzel giyinmek, sağlıklı besin yemek, abdeste ve temizliğe dikkat etmek vücut emanetinin hakkıdır. Bunlar insanı sağlıklı ve kaliteli yaşama yönlendirir ve güven verir. Bunun için klasik fıkıh kitaplarında tuvalet adabından, vücut temizliğine kadar hemen her konuda fikir beyan etmiş oldukları görülür.
Gençler, vicdanınız kirlenirse ne yaparsınız? Bugün kin, nefret, gıybet, adam kayırma, adaletten ayrılma, sû-i zan gibi her türlü kalbi hastalıklarımızın temizliği için ne yapmalıyız. Şunu unutmamalıyız ki manevi temizliğin manevi ilaçları vardır. Abdest, gusül, hayız, namaz, oruç, zekât ve hac ibadetlerinin her biri manevi temizlik ilaçlarıdır. Tüm bu ibadetler, kalbimizdeki kirleri temizleyen sabun ve su misali manevi dünyamızın abı hayatıdırlar.
Bugün günahkâra ok atmak yerine, günahkârı gül bahçesine davet zamanıdır. Tövbe için hiçbir aracıya gerek yoktur bunu da bilesiniz. Temiz bir niyet, temiz bir kalp, temiz bir vicdan, temiz bir yürek, desene manevi temizlik, düşünce dünyamızın temiz olmasıdır. Vicdan temizliği de her müminin asli görevidir. Ruhumuzu manevi değerlerimizle sulayalım. Bunun için eğitim ve öğretim elbette ki şarttır. Amman ha cehaletin tahsilini yapmayasınız.
Öyle ki medeniyetin kendisi temizlikle başlar. Bunun için büyüklerimiz temizlik adabına büyük önem vermişlerdir. Kitaplarımız hep temizlik bahsiyle yazılmıştır. Beş vakitte suyu akan Fırat’ı adeta bahçemizi bağlamışız. Oysa bugün insanımızın çorabı veya takkesi Fırat’a düşse belki de Fırat’ı bulandırır.
Camilerin temizliği bu anlamda ayrı bir problemdir. Hele birde tuvalet kültürümüz var ya. Bir milletin medeniyeti tuvaletten belli olur. Hele şu tuvaletler konusunda desene sınıfta kaldık. Bu maddi temizlik için ciddi bir proje geliştirmenin zamanı geldi de geçmektedir. Camilerin temizliği için de aynı kanaatteyim. Desene bu duruma Haliç’in Simonları gibi alıştık. Ne olmuş ki diyenleri duyar gibiyim.
Gençler, hiç düşündün mü ki şirke hayır, tevhide evet demenin gerekçesi nedir? فَاهْجُرْ وَالرُّجْزَ “Şirkten uzak dur.” Diğer bir emir ise şirke hayır tevhide evet demendir. Allah’ın kulları, eşit haklara sahiptirler. Birinin diğerinden üstünlüğü yoktur. Sınıfsal ayrıcalık, saf düzenine sokulmuştur.
Üstünlük ancak ve ancak insan hakkına ve kamu hakkına saygı duymadadır. Cahiliye döneminde şirk düzeninde sınıf farklılıkları, imtiyazlı ve ayrıcalıklı insanlar üretildi. Kadın ve erkek arasında haklarda eşitlik / tevhit yoktu. Devlet ve vatandaşları arasında denge / tevhit yoktu. Emek ve sermaye arasında tevhit yoktu. Köle ve efendi arasında tevhit yoktu. Zengin ve fakir arasında tevhit yoktu. Toplum mustazaflar ve müstekbirler diye ikiye ayrılmıştı.
Şirkin taraftarları kendi düzenlerinin bozulmaması için mücadele ediyorlardı. Tevhit taraftarları ise eşitlik ve tevhit mücadelesi veriyorlardı. Adil ve hakça bir düzen kurmak o kadar kolay değildi. Peygamber (sav) bu tevhit mücadelesini önce itikat ve ilkesel bir zihin terbiyesiyle başlattı. Önce zihinsel hicret sağlandı. Zihinsel gusül abdesti alındı. Ondan sonra fiili hicrete geçildi. Bugün insanlara bak ki bedeni ölene ağlıyorlar, yüreği ölene ağlamazlar. Desene felaket gönüldeki viranededir.
Eski ve yeni lisanla,“hadesten taharet ve necasetten taharet”, görünen ve görünmeyen kirlerden temizlenmektir. Gencim şirkten uzak güzel kul olma mücadelesi veresin. Maddi ve manevi temizlik senin asli görevindir bilesin. Hayatın anlamı bu maddi ve manevi temizliktir göresin. Desene genç arkadaş, bu menzil uzağa benzer hayatını ilkeli kılasın. Saygılarımla. Prof Dr Hadi Sağlam