KEŞFEDİLEMEYEN BİR DÜNYA…! GENÇLİK…!
Gençler...! Yüreklerinize savaş mı açtılar?
İnsanlığın geleceği gençler, neredesiniz? İlmihâl, ilmi mâzi oldu hala kiminlesiniz. Yoksa meydanınız mı yok ölümüsünüz? Ölmek mi yaşamak mı ne dersiniz? Ölüden diri nasıl çıkar bilemiyorum. Yüreklerinize savaş mı açılmış onu da bilemiyorum. Meçhul bir yolcu gibi dargın yürüyorsunuz Uzaklardan gelecek bir işaret mi bekliyorsunuz? Yoksa ruhunuza Fatiha mı okundu bilemiyorum.
Gençler…! Hiç düşündünüz mü gece ile gündüz bir olur mu? Kuru ile yaş, yokuş ile iniş, karanlık ile aydınlık bir olur mu? Hiç pis ile temiz, günah ile sevap bir olur mu? Hiç bilenlerle, bilmeyenler bir olur mu? Hiç düşünenlerle düşünmeyenler bir olur mu? Bugün gençliğin kan damarları mı tıkanmış, gerçeğin kabullenilmesi adeta mucize olduğu bir dönemden geçiyoruz.
Çağımızda bilimsel araştırmaların kan damarları adeta tıkanmış görünüyor. Bugün insan hakkında söylenen ve bilinenler, insanın keşfedilen çok dar bir alanını kapsıyor. Oysa insanlığın en gençlik dönemi, zaman içinden tekâmüle doğru bir değişim göstermektedir. İnsanın nihai gelişmiş ve dönüşmüş olduğuna inanmak, zaman sonra insanın ruhi ve zihni yeteneğinin daha geliştiğini anlamamak demek olacaktır. Adeta insanı değişmez bir nesne gibi kabul etmek olacaktır.
Bu anlayışta insanı tanımamak demektir. Bugünün gençleri sanatında daha akılcı, duygularında daha derin, yüzyılın öncesinden daha başka düşünüyorsa, tekâmül yolculuğuna çıkmış kabul edilmesi gerekiyor. Bugünün değerleri eski gözlere çirkin gözükebilir. Ancak kabul etmek gerekir ki değişmeyen her şey ölmüştür. Bu değişime istikamet vermek alanında yetkililerin sorumluluğundadır.
Gençler, yaşamınızda duygularınız, düşünceleriniz, fikirleriniz her daim akıyor. Desene dereler, ırmaklar hep boşuna mı akıyor. Bari denizlerde, okyanuslarda buluşalım, kavuşalım, konuşalım. Yoksa Hıra dağında mısınız, itikâfa mı girdiniz? Nöronlarınızın akordu mu bozuldu bilemiyorum. Neredesiniz? Bugünün değerleri eski algılar için daha çirkin görünüyor. Değişmeyen ölümsüzdür.
Gençler, hiç düşündünüz mü? Düşünce ile düşünmek, bilgi ile bilim arasındaki fark nedir? Geleceğinizi inşa etmek için çıkacağınız hayat yolculuğunuzda nelerle karşılaşacaksınız? Önce hedefinizi belirlemelisiniz. Sonra o hedefe doğru yürümelisiniz. Gelecekte sizinle güneşin doğmasını bekliyoruz. Yanlış yollara düşmemem için vahyin mesajlarına kulak vermelisiniz.
Gençler; Kur’an’ın ilk emri, kitabının ana ismi neden Kur’an’dır biliyor musunuz? İslam dininin birinci emri okumak, öğrenmek ve öğrendiğiyle amel etmektir. Hıra’dan sana doğan güneşin ilk emri okudur. (خَلَقَ الَّذِي رَبِّكَ بِاسْمِ اقْرَأْ ) “Yaradan rabbinin adıyla OKU.” Okumak, senin damarlarındaki kanındır. Okumak, senin derelerinden akan suyundur. Okumak, senin cehalete karşı kuşandığın kılıcındır. Okumak, senin oksijenin ve hayat kitabının adıdır. Hayat kitabının adı bunun için Kur’an’dır bilesiniz.
Bir dost kalemi şöyle der:
Ey hayat kitabımız Kur’an-ı Azimüşşan.
Yüksek raflarda mısın, bu mu sana yakışan.
Asli vazifen midir, namazlarda okunmak.
Sana zülüm değil mi süslü raflara konmak.
Bazen okurlar seni, bazen öpüp koklarlar.
Bazen de çeyizlerde sandıklarda saklarlar.
Ya mezar başlarında ölüye okunursun.
Ya da satılsın diye vitrinlere konursun.
Hürmet zannettikleri, altın harfle yazmaktır.
Bilirim altın kılıf sana mezar kazmaktır.
Kanı çekilen beden nasıl kansız ölüdür.
İsmi hayattır ama hayat sensiz ölüdür.
Kur’an’sız hayat ölüdür. Kur’an-ı iyi okursan, kâinat kitabını da okursun.
Gençler…! İslam’ın ikinci emri فَكَبِّرْ وَرَبَّكَ فَأَنذِرْ قُمْ الْمُدَّثِّرُأَيُّهَا يَا“Ey örtüsüne bürünen kalk ve uyar. Sadece Rabbini yücelt.” Sen de ey genç insan. Sen de okuyup öğren ve öğrendiklerinle amel et, yani yaşa ve anlat. Bu din hep gençlerin omuzlarında mekân buldu. Çünkü hakikati arayanlar, genellikle gençlerdir. Genellikle gençler, aklı kullanmışlardır.
يَجْعَلُالرِّجْسَعَلَىالَّذِينَلاَيَعْقِلُونَ Aklını kullanmayanlar, pislik içindedirler. Genç kardeşim unutma ki din, adil bir düzen kurma mücadelesidir. Adil ve hakça bir düzen kurma projesidir. Bu düzenin, rüknü tevhittir, eşitliktir. Bir olan Allah’ı yüceltme yoludur.
Gençler, güneş sizinle anlamlı doğar, ay sizinle anlamlı batar. Ancak yüreğinize savaş açılmış olduğunu biliniz. Bu savaşta ruhunuza Fatiha mı okunsun yoksa Allah’ın adıyla deyip yola mı çıkmak istersiniz bilemiyorum. Kim bilir, güneş belki sizinle doğacaktır.. Belki de hiç doğmayacaktır...!
Gençler...! Besmele çekip Allah’ın adıyla adil bir dünya kurmak için yollara düşmelisiniz. Kim bilir bu gidişle değerlerimiz dahil kurda kuşa hep birlikte yem olacağız. Gençler...! Kimleri sizleri kötü görse de inanın umudumuz teksizlersiniz. Sizleri anlamak insanı tanımaktan geçiyor. Sizleri anlamadığımız için bugün karamsar oluyoruz. Algıların ve geleneklerin esir aldığı bir toplum, sizleri asla anlamayacaktır. Aynaya bakarken bile kendilerini görmeyip sizleri suçlayanları daha da gariptir.
Öyle kideğerlerini yitirmiş sadece şekil, lafız vesem bol kurbanı, sözde Müslim özde değerlerin önünde kütük olanlar, sizleri asla anlamayacaklardır. Bunlar, her değişimi ve tekamülü aleyhlerine bir sayha sayacaklardır. Anlaşılan bunların sunduğu dünya, sana ne mutluluk verdi ne de adalet getirdi. Senin kendi değerlerine sahip çıkma vaktin geldi de geçmektedir. Gelin hep birlikte vatanımız ve milletimiz için adil sosyal, ekonomik ve idari bir düzen için ilkesel kararlar alalım. Bu kararlara hep birlikte iman edelim. Peygamberimizin yaptığını yapalım. İzlediği sosyal siyaseti izleyelim. Vahyin emirlerine kulak verelim. Unutma ki hak gelince batıl daima zâil olmuştur. Saygılarımla. Prof Dr Hadi Sağlam