prof dr hadi sağlam (1)

MEVLANA VE YUNUS’UN RUHUNU KATLETMİŞ, UMÛMÛ’L BELVÂ OTOBÜSÜNE BİNMİŞ GİBİYİZ.

Bugün savaşlarda yıkamadıkları ruhları, Müslümanlar arasında ihtilaflar çıkararak yıkıyorlar.

& Umûmu'lbelvâ, zor ve meşakkatli durumlardan dolayı normal zamanlarda meşru olmayan fiillerin meşru kılınması halidir.

& Müslümanlar, TOGG arabasıyla yolculuk yapmak yerine umûmu'lbelvâ otobüsünü daha çok sevmiş görünüyorlar.

& Bu bağlamda bugün İslam dünyası adeta hasta bir vücuda benzetilebilir.

& Öyle ki İslam toplumlarında ruhlar birbirinden ayrılmıştır.

& Keza aynı toplumlarda bile Müslümanlar arasında beden ve ruhlar birbirine saldırıyorlar.

& Bugün Müslümanlar Kâbe’nin etrafında birlikte dolansalar da ruh birliği ve beraberliğini sağlayamadılar.

& Bugün Müslümanların adeta ruhu ölmüş, bedeni dolaşmaktadır.

& Yaşayan ölü gibidirler.

& Bunun sebebi de Kur’an’ın özü olan İslam ahlakının kaybedilmiş olmasında yatmaktadır.

& Oysa bugün Müslümanlar dinin geleneksel ritüellerini dikkatlice yapsalar bile bu ibadetleri onları dürüstlüğe taşımamaktadır.

& Bu ritüeller Müslümanları fuhşiyat ve münkerattan alıkoymamaktadır.

& Desene ibadetler yozlaşmışsa insanları ıslah etmez, dejenere eder.

& Keza ibadetler şekilde kalmış manası terk edilmişse insanları iflah da etmez.

& Bugün toplumsal hayatta her türlü şer ve fitne kendini mübarek gösteriyor.

& Öyle ki dini hayat sadece maddi şekle ve hareketlere büründürülmüştür.

& İbadetlerde ruh terk edilmiş, şekilde kalınmışsa yozlaşma başlamış demektir.

& Ruh ancak merhametle huzura kavuşur ve kurtuluşa erer.

& Merhamet dünyasına ayak basmamış, aşkı yaşamamış kalbin huzuru da olamaz.

& Desene kalbe selam vermeyen akıl görevini ihmal etmiştir.

& Öyle ki akıl adeta direksiyon kalp ise motor gibidir.

& Akıl güneş olmadan önünü göremez.

& Sonsuzluğa götüren yolunu bulamaz.

& İnsan ruhuna selamet veremez.

& Güneşi esas aldığımız müddetçe akıl mürşidimizdir.

& Akıl insanı sonuçta ilahi ilhamın eşiğine götürür.

& Aşkın asıl mabedinin divanında kendisinin selametini dilendirir.

& Oysa akıl tarihten bugüne içtihat kapısının kapatılmasıyla adeta zincire vurulmuştur.

& Bu zincir İslam'ın toplumsal hayatını meflûç etmiştir.

& İnsanlığa ruh ve hayat olan İslam, aklın zincire vurulmayla da meflûç olmuştur.

& Putperestler ve yabani gelenekler bu meflûç vücuda çullanmışlardır.

& Her yönden Müslümanlar, İslam’ı dünya hırsı ve emellerine araç olarak kullandılar.

& İslam’ın ebedi saadet ideali yerine onu araç yapan bir dünya saltanatına dönüştürmüşlerdir.

& Böylece Müslümanlar, İslam’ın ruhunu kendi varlıklarında erittiler.

& Şeytani izahlar geliştirerek de aynaya bakıp başkalarını suçladılar.

& Hz. Osman’ın öldürülmesiyle buna daha da tavan yaptırdılar.

& Bugün Müslümanlar arasında bir ruh inkılâbının yapılması zorunludur.

& İslam’ın ruhunu yaşatan adeta Sahabeler yerini, kaideci, şekilci, lafızcı taassuba bıraktılar.

& İslam’ı söz ve lafızda bırakıp özü terk ettiler.

& Abbasiler döneminde bu taassup çeşitli lügatlerle ve yazdırılan eserlerle daha da koruma altına alınmıştır.

& Öyle ki Emeviler ve Abbasiler döneminde Ebu Hanife'yi zincire vuruldular ve hapsettiler.

& Şartlandırılmış ve koşullandırılmış beyinlerle zamanla babalarımızı ve atalarımızı biz yolda bulduk dedirttiler.

& Dini savunanlar adeta dinin önünde kütük oldular.

& Desene Müslümanlar zamanla Mevlana ve Yunusun ruhunu da katlettiler.

Allah’a ortak koşmak nedir? Müşrik nedir? Allah’a ortak koşmak nedir? Müşrik nedir?

& Öyle ki İslam’ın kısa süren baharı kendine bağlananlar tarafından insanlık davasından uzaklaştırdı.

& Bugün bizlere Emeviler’den başlayarak bugüne kadar gelen İslam’ın gerçeğinin tanımayacak kadar değişmiş bir İslam mirası bıraktılar.

& Bunu, izledikleri sosyal siyasetlerle bu sosyal gerçekliği fark ettirmediler.

& Öyle ki suyun akışının kaynağını kavramlara yükledikleri anlamlarla değiştirdiler.

& İslam’ın tren yolculuğunda adeta makas değişimi yaptılar.

& Amaçların yerine araçları koydular.

& Sıratı müstakim olan otoban yolculuğunda yeni tali otobanlar açtılar.

& Değerlerimizi adeta erozyona tabi tuttular.

& Kur’an’ın ses, okunuş ve lafzına itina gösterirken; içerisindeki mesajına o manada önem veremediler.

& Hiçbir toplum, umumiyet kesp etmiş günahlarının bedelini ödemekten yakayı kurtaramaz.

& Çünkü toplumsal cinayetler, umumi bela ve felaketleri netice verir.

& Bu, dini bir vaaz değil; tekerrürlerle dolu tarihin ibretlik bir dersidir.

& Müslüman coğrafyalarda baş gösteren her bir krizin faturasını İslam'a kesen ve bunu laikliğe methiye vesilesi yapan zihniyetle; aynı krizleri, İslam'ı savunmak kastıyla şirin göstermeye gayret eden zihniyetin ortak noktası, gözü kör bir "bağnazlık" ve katıksız bir "aptallık" gibi durmaktadır.

& Güneşin doğmasını beklerken; bakın şimdi üşüyoruz. 

&اَلَّذ۪ينَاِذَٓااَصَابَتْهُمْمُص۪يبَةٌۙقَالُٓوااِنَّالِلّٰهِوَاِنَّٓااِلَيْهِرَاجِعُونَۜ Saygılarımla. Prof Dr Hadi Sağlam

Editör: Mehmet Yaşar Çiçek