TOPLUMLAR İKTİSADİ HAYATLARINA VİRÜS SOKMUŞLARDIR. (RİBÂ VEYA FAİZ)

Bilindiği gibi tarihten bugüne trampa ekonomisinden, altın ve gümüş para ekonomisine, altın ve gümüş para ekonomisinden, nakit kağıt para ekonomisine, nakit, kâğıt para ekonomisinden, sanal dijital kripto para ekonomisine yolculuk devam etmektedir. İktisadi yapının bilgiye dayandığı bir sistemde, hayırlı iktisadi yolculuklar dileriz. Biz hala kâğıt para mal mıdır, sembol müdür, tedavül aracı mıdır tartışa duralım. Desene para tedavül aracı ise çalınan para mal olmadığından hırsızlık ta sayılmaz mı diyoruz bileniyorum.

İktisadi hayatın temel rüknü, emek ve sermaye dengesi nasıl kurulmalıdır? Yahut İktisaden terazi nasıl adil olmalıdır? İktisadi hayatta adil düzen yahut hakça düzen nasıl kurulmalıdır? İnsanlığın temel ilkeleri olduğu gibi iktisadî hayatımızın da temel ilkeleri vardır. Bu ilkelerin temel rüknü üretimdir. Üretim, üretim yine de üretim diyoruz.

İktisadi hayatta, hak ettiğin senindir. Hak etmediğin senin değildir. Üretimin esas ve kök kaynağı fizikî ve zihnî güçtür. Nitekim Bunun için Peygamber (sav), “Hiç kimse kendi elinin emeği ile kazandığından daha hayırlı bir lokma yememiştir” buyurmuştur. Bunun için emeğin karşılığı kutsaldır. Desene alın teri kutsaldır. Emeğin doğurganlığına ve türlerine de selam olsun. Emeğin doğurganlığı temeldir. Sermaye, kristalize olmuş kümeleşmiş bir emek gibidir.

Ya rantından kira; yada müteşebbisinden kârla nemalanır. Üretim faktör gelirleri klasik söylem olarak bugün hâlâ devam etmektedir. Terazinin bir köşesine emek, bir köşesine ücret, bir köşesine sermaye, bir köşesine fâiz, bir köşesine doğal kaynaklar (akar), bir köşesine rant, bir köşesine müteşebbis/ girişimci bir köşesine de kâr koyulur. Tevhidi bir denge kurulmaya çalışılır. Kadim bir ilkemizle de bunlara rota görevi verilir.

 “Kâr, riskin karşılığıdır.”Zarar, sermayeye, kâr ortakların anlaşmasına göredir”, “zararı garantilenmeyen malın geliri mubah değildir” buyrulur. Desene “ zararı garantilenemeyen gelirin kârı, (helâl değildir) terazi de tek taraflı tavan yapar. Örneğin; size ait bir hayvanınız veya arabanız bulunmaktadır. Bu hayvanınız öldüğünde veya arabanız hasar gördüğünde zararına siz katlanıyorsanız, bu malların gelirleri de size helaldir. Zararın tazmini size aitse o malların geliri de size aittir bilesiniz.

Bir iktisadi düzende, riba tavan yapmışsa halk birbirinin gözünün içine bakamaz. Ribâ düzeni bir vurgun düzeni olup bu düzende sosyal düzene harp ilân edilmiş, alın teri gasp edilmiş, kişinin mağduriyetinden ve mazlumyetinden istifade edilmiş, sen çalış ben yiyeyim diyerek köle düzeni kurulmuş, kamu ve özel hayata virüs sokulmuştur.Desene dünyada para, ahirette iman sözü pirim yapmıştır.

Para konusunda iktisatçılar konuşup dururlar. Para nedir? Para mal mıdır? Para tedavül aracı mıdır? Para sembol müdür? Desene yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkmıştır bilemiyorum. Tartışıla dursun bakalım. Desene malın tanımını yapan, yapmış bir tanım. Mal, iktisadi bir değeri olan, fiziki bir varlığı bulunan, pardon fiziki varlığı bulunmayan menfaat veya hukuken korunan her hakkın mal kavramına sokulduğu bir realitedir.

Öyle ki mal ve para konusunda, efradını câmi ağyarını mâni bir mal ve para tanımı henüz yapılamamıştır. Yapılsa da iktisatçıların ittifakı sağlanamamıştır. Kavram dövüşü burada da devam etmektedir. Kimse kimsenin tanımını beğenmiyor, tanımlarda ittifak da sağlanamıyor. Bu tanımlara temel oluşturan kavramların lügatini kim yazmıştır bilemiyorum. Lügatle milletin istikameti mi değiştirilmiştir onu da bilemiyorum?

Bunun için mi bugün haksız kazançlara ses çıkarılmıyor bilemiyorum. Paraları götürenlere nasılsa el kesme cezası da uygulanmaz. Çünkü bazılarına göre para mal değildir. Paranın mal olduğunu iddia edenler farklı iktisadı yolculağa çıkarlar. İktisadi araç değişimi bu tanımlarda yatmakta olduğu anlaşılmaktadır. Bugün kredi ekonomisi umarım küresel bir para olan altın gibi sağlam bir yapı arz eder. Dilerim sanal dijital para, kâğıt para gibi müennes değil altın gibi müzekker olur. Artık nakit kâğıt para kalp krizi geçirmiş bu gidişle tarihe kavuşuyor. Sanal para dünyasına adım adım ilerliyoruz. Kripto sanal para, kredi ekonomisine hoş geldiniz diyorum.

Zaten de kâğıt parayı ceplerimizde taşımak, banka dışında saklamak da zor geliyordu. Bu paranın hırsızı da çoktu. Enflasyon, faiz, maliyet bedeli, ilave para basımı gibi. Kâğıtlara teslim olan üçkâğıt ekonomisi. Desene kâğıt paralar öldü. Cenazesinin kalkması epey zaman alabilir. İktisadi yapının değişmesi pek çok yapısal değişikliği de beraberinde getireceğe benziyor. İslam dünyası altın ve gümüş paradan, itibari kâğıt paraya geçince bu depremi yaşamıştı.

İktisadi yapının altın ve gümüş olduğu dönemlerdeki içtihatları, itibari kâğıt parada da uygulama arzuları enflasyon, deflasyon, hastalanan paraya aşı yapılması gibi para basımı, olaylar karşısında yeni para birimi ile uyum sağlanması da kolay olmayacaktır. Altın paradan, itibari paraya geçiş bile bugün hâlâ da tartışılıyor. Bu tartışma sürerken Banka, borsa ve sigorta gibi ticarete yardımcı kurumların mahiyeti anlaşılamadı. Faiz ve riba kavramlarını müteradif görenler, bugünekseriyeti teşkil etmektedir.

Din kardeşliği nedir? Mülkün sahibi kimdir? Din kardeşliği nedir? Mülkün sahibi kimdir?

Altın para, klasik para olmakla birlikte küresel para özelliğini hâlâ korumaktadır. Desene dünya tarihinde zaman zaman bu küresel şoklar yaşanmıştır. Tarihte zaman zaman, ekonomide, artan nüfus, ticaret hacmi, görülmemiş korkunç fırtınalar doğmuştur. Bu dönemlerde din, para ve siyaset yeniden şekillenmiştir. Ekonomidekibu sarsıntılar, bugün de iktisadi hayatımızda Hiroşima etkisi yaratacaktır.

Bugün insanlık çaresizliğe, beklenen Mesih’e yönlendirilmeye çalışılıyor. Yenidünya düzeni kurulmak isteniyor. Adeta küresel para birimi özelliği taşıyan doların saltanatı da bitiyor. Nakit kâğıt para tarihin çöp tenekesine atılma eşiğindedir. Sanal dijital kripto para artık kâğıt parayı piyasadan kovuyor. Para parayı kovar derler ya. Gerçek para altın ise hâlâ saltanatını koruyor.

Örfi olarak kullanılanıstılahlar ve bu kavramlara göre oluşturulan tanımlar, bugün istiap kapsamıdışındakalmıştır. Sonuçta Yakup Yusuf’un kokusunu kırk yıl sonra almıştır. Sözüm ona bir de faiz kavramıtüretilmiştir. Yüzyıl önce Riba kavramı yerine Türkiye’mizde fâiz, Araplarda fayda, Mısırlılarda fazla, Özal nema ve Allah riba kavramlarını kullanmışlardır. Cenneti görenler faiziyle uçarlar. Arafat’tan inenler, faiziyle coşarlar.

Bu kavramlara yüklenen anlamlar tarih boyunca kimini Müslüman kimini de kâfir yapmıştır. Adeta imkân desen, kâr desen Müslüman, olasılık desen, faiz desen kâfir olursun vesselam. Sözüm ona bir de faizsiz borç vereceklerini söyleyenler çıkmasın mı? Verin de sizleri ayakta alkışlayalım? Dilerseniz anıtınızı da dikelim. Enflasyonu nereye koyacaksınızbilemiyorum.

Yüce emir, paranınsatın alım gücünü koruyun buyuruyor. Haksızbâtıldır buyuruyor. Ana sermayeniz sizindir buyuruyor. Tarihten günümüze trampa ekonomisinden, altın ve gümüş para ekonomisine, altın ve gümüş ekonomisinden, kâğıt para ekonomisine, kâğıt para ekonomisinden, kredi ekonomisine bir yolculuk yapılmıştır. Yoksa Kâbe’ye Himarla mi yolculuk yapmak gerekirdi. Kendi ekonomik düzeni içinde söylenen ve yapılan yasal düzenlemeler, ekonomikyapı değiştiğinde aynı yasaları dayatmak dine ve adalete küfür, Allah yoluna kütük konulmuş olabilir.

Zerre riba arşı titretir bunu bilesiniz. Mazlumun alın terinden gökyüzü sarsılabilir. Sosyal barış ancak ve ancak hakça bir düzen, adil bir düzen kurmakla mümkün olabilir. Kim sosyal düzene riba karıştırırsa insanlığa ve kamu düzenine savaş açmıştır. Kavram dövüşüne son verelim. Hakça bir düzen için teraziyi denk tutalım. Algı terazimiz bozuksa desene hep yanlıştartacağız bilesiniz.  Bugün yasal olan birşey hukuki olmayabilir bunu da bilesiniz. Saygılarımla. Prof Dr Hadi Sağlam

Editör: Mehmet Yaşar Çiçek