& Bugün birey ve toplumlar, kavramlara yükledikleri anlamlar farklı olunca, ya açıktan ya da zımnen birbirlerine savaş ilan etmişlerdir.
& Bugün Müslümanlar demokrasi, laiklik, hukuk, din, şeriat, İslam, faiz, riba, nema, cumhuriyet, demokrasi ve laiklik gibi soyut kavramlara yükledikleri anlam algısıyla aralarında savaşı başlatmışlardır.
& Birey ve toplumlar için bu kavramlar savaşı, silahlı / maddi savaştan daha büyük kapanması zor yaralar açmıştır.
&Bu kavramlar savaşıyla İslam dünyasıdarmadağan perişan olmuştur.
& Müslümanlar kendi aralarında birbirlerine bu kavram savaşlarıyla halen yaralayıp duruyorlar.
& Kendilerinin Müslüman ve ehlisünnet diğerlerini ise İslam dışına itmektedirler.
& Bu cehalet onlara yeter de artar.
& Sonuçta bu savaş, yaşamak için çok yüzlü insanları ortaya çıkarmıştır.
& Klasik ifadesiyle bu savaş münafık insan tipleri üretmiştir.
& Desene birey ve toplumlar, dünden bugüne kendilerinin kavramlara yükledikleri anlamlarla başkaları üzerinde egemenlik kurma savaşı başlatmışlardır.
& Sevgi toplumu yerine korku toplumu oluşturmuşlardır.
& Bu egemenlik, kimi mal üzerinde kimi de can üzerinde kurulmuştur.
& Kapitalizm ve mafya yapılanmalarıyla haklar üzerine adeta volkan gibi çökülmüştür.
& Peygamberimizin o kutlu yolu terk edilerek adeta zevk ve safa içinde İslam aranmıştır.
& Bugün kimi yaşamaya çalışırken kimi zevk, kimi de saltanat mücadelesi halen vermektedir.
& Her biri bir köşede ağlarken lüks ve şatafat içinde İslam olunmuştur.
& Cami cemaati dışında kurulan iktisadi cemiyetler, belki niyet halis olsada toplumsal birlikteliğe fitne sokulmuştur.
& Bu fitne tarihte her fıkıh mezhebinin kendi camiasını inşa etmesine kadar uzanmıştır.
& Şehirler mezhepler tarafından paylaşılarak adeta bölünmüştür.
& İlk kanunlaştırma hareketi olarak görülen Mezhepler, hukuk birliği sağlayalım derken, mezhep içtihatları zamanla değişmez nass görülmeye başlanmıştır.
& Değişen toplumsal yapılar karşısında adeta mezepperes bir toplum yapısı oluşturulmuş, toplumsal terakkiler göz ardı edilmiştir.
& Batılda yürüyenler bile kendilerini hakta görebilmişlerdir.
& Zamanla Mezhepler yaşaması için siyasi hayatta aktif rol de almışlardır.
& Mezhepleri birleştirmek ve yakınlaştırmak için Cuma namazının bir camide kılınma sosyal siyaseti de bu ayrılığı birleştirmede başarısız olmuştur.
& Üzülerek ifade edelim ki Müslümanlar bu koşullandırılmış zihinlerle şeytan taşlar gibi birbirlerini taşlamaya başlamışlardır.
& Tarihteki bu müzmin hastalığa tutulmuş zihinler, hala kendilerini Allah’ın has kulu görerek kendileri gibi kavramlara anlam vermeyenleri dışlamışlardır.
&İzlenilen sosyal siyasetle yanilügatlerle bilinçli olarak bu kavramlara yüklenilen anlamlarlaİslam’ın ana yolundan makas değişimine sebebiyet vermişlerdir.
&Müslümanlar aklı kullanmaktan ziyade, duygusal ve lafızcı yaklaşımla, Yahudiler gibi kendilerini doğrunun tarafı görüp aklı kullanan diğer insanları dışlamışlardır.
& Babamızı ve atamızı bu yolda bulduk diyenler gibi her yanan ateşin üzerine çullanmış ve İslam’ıninkişafınıcansızkılmışlardır.
& Sonuçta dinimizin medeniyeti gölgede kalmış, bilgi beyhudeleşmiş, kabuk ibadetiyle zihinlerimiz de çürümüştür.
&Öyle ki yüreklerimiz toprak olması gerekirken adeta taş olmuştur.
& Desene beyhude taşa tohum ekip duruyoruz.
Saygılarımla.
Prof Dr Hadi SAĞLAM
Kaynak: HABER MERKEZİ