prof dr hadi sağlam (4)

Ey Anadolu insanı, vatansever yiğitler. Bu topraklarda birbirimize düşmeye ve hata yapmaya lüksümüz yoktur. Dün silahsız kuvvetlerle zihinsel kuşatma ile karşı karşıyaydık. Bugün silahlı kuvvetlerle coğrafi kuşatmayla karşı karşıyayız. Bu sinsi düşmanlar, önce bu topraklarda izledikleri sosyal siyasetlerle alt kimlikler oluşturdular. Sonra bu alt kimliklerle bizleri birbirine düşürdüler.

Türk, Kürt, Sünni, Alevi, benim cemaatim, benim tarikatım, çağdaş, yobaz gibi. Sonuçta her birimiz kendimiz gibi düşünmeyen veya kendi aşiretimizden olmayan kişilere karşı ön yargılı davrandık. Bu konuda bir hayli başarılı oldukları görülmektedir. Bu alt kimlikler belki gelişmiş toplumlarda bazı (içki ve yardımlaşma gibi) faydaları olabilir. Sonuçta tevhit olması gereken toplumları, param parça etmiş oldukları görülmektedir. Öyle ki bugün içte esir alınmış ruhlar oldukça çoğalmıştır. Bir bataklığa çekilme projesi olan bu anlayıştan ibret almalıyız. Bugün de aynı bataklığa sürüklenme eşiğindeyiz. Tarihten ders almalıyız.

Dün dıştaki yedi düvelle savaşan bir milletin evlatları olarak gün birlik ve beraberlik günüdür. Gün tevhit olma günüdür. Gün önce vatan deme günüdür. Vahiy projesi bir tevhit projesidir. Sınıfsal ayrıcalıklara son verme projesidir. Demek ki birlikte yaşam projesinin ana direği tevhittir. Mekke ve Medine mücadelesi bir tevhit mücadelesidir. Tevhit, tehlikede iştirak, nimette taksimat anlayışının sosyal hayata yansımasıdır. Kuran’ın insanlığa vermek isteği bu birlikte yaşam projesi bir imani ilke haline getirilmiştir. Sonuçta kelimeyi tevhit, simgesel temel ilke yapılmıştır.

Tarihten ders almalıyız. Osmanlı’da da Allah’ın yasakladığı tevhide bir tür isyan olan alt kimlikler oluşturuldu ve ırkları körükleyen konuşmalar yapıldı. Araplar, Türkler, Kürtler, Ermeniler, Aleviler, gibi kavmiyetçi anlayış kaşındıkça kaşındı. Böylece Osmanlı param parça edildi. Endülüs’te de bu yöntem denendi. Bugün de ayni yöntem deneniyor. Endülüs ve Osmanlıyı kendilerini yenilemeleri dışında bu alt kimlikler yanında ırkçı söylemler yıkmıştır. Tarihten günümüze bu alt kimlikleri ve ırkçılığı kullanarak bizleri birbirine düşürdüler. Sonuçta koca Osmanlı İmparatorluğu bunca toprak kaybederek yıkıldı ve Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.

Düşman saldırısını ve savaşını daha sinsi ve zihinsel yürütmeye başladı. Sonuçta izledikleri sosyal siyasetlerle içten bu savaşı zihinsel olarak devam ettirildiler. Bir toplumu yıkmak için önce içten feth etmek gerektiğine inandılar.  Öyle ki TV kanallarında dizi, sinema, müzik ve reklam gibi her yönümüzden zihinsel işgale yeltendiler. İçten zihinsel kuşatmaya esir düşenler, şartlandırılmış ve koşullandırılmış beyinler sayesinde mevzi kat ettiler. Bu gün şehit geldiğinde veya kutsal değerlerine savaş açıldığında talihsiz beyanların işitilmesi insanlık adına çok acıdır. Adeta bu milletin ekmeğini yiyip bu millete küfrettiler.

1 Mayıs günü ne anlama geliyor? Emek sömürüsü nedir? 1 Mayıs günü ne anlama geliyor? Emek sömürüsü nedir?

Dün olduğu gibi bugünde savaş zihinsel ve coğrafi olarak devam etmektedir. Bugün bu mücadele yeraltı ve yerüstü kaynaklarını ele geçirme mücadelesi şeklinde devam etmektedir. Yerüstü kaynağımız olan insanı ele geçirince her şeyi elde edeceklerini biliyorlardı. Yer üstü kaynağı olan insanın dilini, dinini ve tarihi köklerini sinsi yorumlarla gerçeğinden uzaklaştırdılar. Sürekli gelişen dillerini çeşitli lügatlerle kavramlara yükledikleri anlamlarla değiştirdiler. Onlara yeni istikametler tayin ettiler. Kendilerine benzetme mücadelesi verdiler.

Çünkü bir millet, ruhunu ve inancını kaybetmemişse tekrar toparlanabilir. Fakat ruhunu ve inancını kaybederse, özünü unutursa bir daha toparlanamaz, köle olarak yaşamaya namzet olur. Lügatlerdeki kavramlara yükledikleri anlamlarla, bizleri kendi kavramlarımızla vurdular. Bu gün içteki ruhu çalınmış ve esir edilmiş insanların konuşmalarını duyunca tüyler ürperiyor. Rabbim bu millete hıyanetlik eden, şer odaklarının kuklası olmuş, büyük İsrail hedeflerine hizmet eden cahilleri, ıslah eylesin. Devletimizi ve askerlerimizi muzaffer eylesin. Saygılarımla.

Prof Dr Hadi Sağlam

Kaynak: Haber Merkezi