İNSANOĞLUNUN BİRİNCİ DÜŞMANI CEHALETTİR.

İnsanoğlunun en büyük ve birinci düşmanı cehalettir. Keza insanoğlunun birinci görevi de “ CEHALETLE MÜCADELE ” etmektir.  Cehaletle mücadele de nur dağının eteğinden yükselen vahiy projesinin pratiğe aktarılmasında yatmaktadır. Bu proje İslam dinin birinci emri olan okumaktan ve kendini yenilemekten geçmektedir.  Kendimizi yenilemezsek, yenileceğimizi bilmeliyiz.

Nasıl ki canlılar susuz yaşayamazsa; toplumlar da eğitimsiz bireyler huzur ve güven içinde birlikte yaşayamazlar. Bunun için vahyin yeryüzüne ilk müdahalesi ve ilk emri okumak yani “ cehaletle mücadele etmek” emri olmuştur.

 إِقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ   Öyle ki Hıra mağarasında Hz. Peygambere inen bu ilk ayet, insanlık için de ilk emir kabul edilmiştir.  Vahiy mesajından ve İslam kültüründen anlaşılan, vahyin yeryüzüne yaptığı ilk müdahale bu ayetle başlamıştır. Bu ayet bize yeryüzünün birinci sorununun cehalet mücadele

Ramazandan sonra ne yapmalı? İnanç dünyamızı nasıl inşa edebiliriz? Ramazandan sonra ne yapmalı? İnanç dünyamızı nasıl inşa edebiliriz?

olduğunu ifade etmektedir.

Cehaleti yenmek için önce vahyin ışığında, aklı kullanarak itikadi alanda derhal, pratikte ise tedrici olmak gerektiğini vahiy kültüründen anlıyoruz. Güneş ve ay gibi Kur’an ve akıl hakikati bulmada yol göstericidir. Zira nass ile akıl, biri genel diğeri de özel iki vahiy, asla birbirine tearuz etmezler.

Bilindiği gibi H₂O maddi ve manevi dünyamızın kırmızı çizgileridir.  H₂O adeta anayasa ve yasa gibi hiyerarşi bir yapı arz etmektedir. Biri Allah'ın vahyi biri de Peygamberin pratik uygulamalarıdır. Söz Allah'ın sözüdür. Yol Peygamberimizin yoludur. Akıl ile vahiy arasında H₂O diye ifade edilen bir bileşik söz konusudur.

Öyle ki iki hidrojen Kur’ân ve Sünneti, bir oksijen ise bireysel ve ortak aklı ifade eder. Biri diğerinin mütemmim cüzüdür.  Nasıl ki suyun oluşumu iki hidrojen ve bir oksijenden meydana geliyorsa; İslâm’da Kur’an, Sünnet ve aklın birlikteliği ile meydana gelmiştir. Âdeta kâinatın ve insanlığın âbı hayatı bu esasa dayanmaktadır.  Biri maddi diğeri manevi dünyamızın ana esaslarıdır.

Keza İslâm dinînin yürürlüğü de vahiy (nassı katî) ve içtihat (nassı zannî) gibi iki ana esasa dayanmaktadır. Tarihten günümüze akıl ve nakil çatışması önümüze bilinçli atılan bir fitnedir. Ne yazık ki kitaplarımız ve insanlarımız hala bu sakızı çiğner dururlar.

Kuran’ın anlaşılmasında en önemli odak nokta nass ve içtihat alanında ortaya çıkmaktadır. Diğer bir ifade ile din ve şeriat ayrımında birleşenler olduğu gibi ayrışanlar da bulunmaktadır.

Oysa din, insanlığın var edilmesinden itibaren Şâri’in tevhid akidesi üzerine kurduğu bütün insanları kapsayan vahye dayalı evrensel kanunlar manzumesidir.

Şeriat ise insanın toplum içerisinde huzurlu bir hayat sürebilmesi için yaşadığı dönemde oluşturulan ve her an değişime açık kanunlar bütünüdür.

Cehaletle mücadele için birey ve toplumlar, eğitimi öncelemişlerdir. Bunun için eğitimi bozuk olan toplumlar, başarıyı yakalayamamışlardır. Desene toplumu toplum yapan asli rükün, sistemli bir eğitimden geçmektedir. Eğitimini savsaklayan toplumlar; terakkilerine mani olacaklar, geleceklerini karartacaklardır.

Eğitim, bireyi olması gereken toplum yapısı için geleceğe hazırlama ameliyesidir. Eğitim sadece geçmiş bilgilerin ezberletilmesinden ziyade bu bilgilerden hareketle yeni ufuklara kanat açmaktır.

Eğitim, her istidat ve kabiliyete göre tek tip insan yetiştirmekten ziyade özgür aklı kullanmaktan geçmektedir. Aklen ve fiziken düştüğümüz yerden ayağa kalkmak yine de eğitimle gerçekleşecektir.

Terakki ise tevhit ve şirk sınırlarını dikkate alarak aklın özgürlüğünü sınırlamamaktan geçer. Aklın özgürlüğü üzerinden bilgiyi fark edemeyenler, fiziki değişimi de fark edemeyeceklerdir. Aklın özgürlüğü bize bilgiye ulaşma yolunu açacaktır bilesiniz.

Bu ilk ayet, إِقْرَأْ  adeta sosyal hayatın birlikte yaşam projesinin alt yapısını çizmektedir. Böylece bu ayet bizlere, huzur ve güven içinde yaşamak için öncelikle eğitimle birlikte cehaletten kurtulmak gerektiği konusunda çözüm adresi göstermektedir. Susuz canlı olamayacağı gibi eğitimsiz birlikte yaşam da olamayacaktır. Bunun için İslam’ın ilk emri okumak ve cehaletten kurtulmak olduğu anlaşılmaktadır. Bu asli genel ilkeyi ıskalamak, bir toplumun çöküşü ve cehennemini hazırlamak olacaktır. Saygılarımla. Prof Dr Hadi Sağlam

Kaynak: HABER MERKEZİ