TARİHTE İSLAM HUKUKUNA YÜRÜRLÜK SAĞLAMAK İÇİN MÜÇTEHİTLERİN METODOLOJİ ARAYIŞLARI
Nasları anlamada metodoloji arayışları
Müçtehitler, karşılaştıkları problemlerin çözümünde çeşitli yöntemler geliştirmişlerdir. Müçtehitlerin geliştirdikleri bu yöntemlerin her biri, sonuçta problemlerin çözümüyle İslâm hukukuna yürürlük sağlamak içindir.
Müçtehitler, yöntemlerinde kullandıkları kavramlar farklı olsa da bu kavramları aynı gayenin tahakkuku için geliştirdikleri sanılmaktadır. Daha sonra bu kavramlara yükledikleri anlamlara göre kavram savaşları başlatmışlardır. Oysa her biri farklı kavramlarla aynı özde buluştukları görülmektedir.
Öte yandan müçtehitlerden her biri, kendi yöntemi dışındaki yöntemler için bir birlerine adeta savaş ilan etmişlerdir. Müçtehitler birbirlerine karşı aklına göre din koymadan, heva ve hevesine yönelmeye kadar birbirlerini tan etmişlerdir. Oysa müçtehitlerin her biri nasları anlamada ve sosyal problemlerin çözümünde farklı metodoloji kullanmaları kadar doğal bir durum olmasa gerektir.
Müçtehitler, İslâm hukukuna yürürlük sağlamak için kimi kıyası olabildiğine geniş tutarken; kimi kıyasın daha derin formunu ilke edinmiş ve istihsan demiş, kimi de dinin genel ilke ve amaçlarına ters düşmeyecek daha esnek bir form yapısı kullanmış ve adına da istıslah demişlerdir.
Sonuçta müçtehitler, kıyas, istihsan ve istıslah (maslahat-ı mürsele) kavramlarını kullanarak İslâm hukukuna yürürlük sağlamaya çalışmışlardır. Kıyas, nas ve icma’da benzeri olan bir meseleyi, olmayana hükmü taşımakken; kıyas adı altında olabildiğine benzer illetlere kıyasıyla, kıyası olabildiğince geniş tutarken; kimi benzeri olan bir mesele, genel hüküm ve genel kuraldan, özel nas, icma, zaruret, hâfi kıyas, örf ve maslahat gibi bir özel delille bu genel ilkeden istisna, mazeret ve özel (yasal) hükümlerle metodolojik bir ilke belirlerken; kimi de dinin amaç ve gayelerine uygun olan daha esnek bir formel yapı olan metodolojik bir ilke kullanmış ve buna da maslahat-ı mürsele demişlerdir.
Müçtehitler sosyal problemlerin çözümünde nassa dayandırma gayretleri kıyasın çeşitli formlarını pratiğe yansıtmaya çalışmışlardır. Kıyasta illet birliği ve illet benzerliği konusunda ciddi tartışmalar yaşandığı bilinmektedir. Bu bağlamda sadece illet birliğini dikkate alanlar ile illet birliği ile illet benzerliğini de gerekçe sayanların farklılığı ortaya çıkmıştır. İlletin / gerekçenin dar ve geniş bir şekilde belirlenmesi müçtehit imamlar arasında farklı kavramların kullanılmasına neden olduğu anlaşılmaktadır. Her bir müçtehidin İslam hukukuna yürürlük sağlamak için kullandığı kavramlar farklı olduğundan, kavram dövüşü ciddi anlamda yaşanmasına sebep olmuştur.
Şâfiî, Hanefi ve Mâliki yöntemi denilen bu üç metodoloji ile İslâm hukukuna yürürlük sağlamaya çalışmışlardır. Her bir müçtehit, İslâm dinini anlama ve yorumlamada pratikte problemleri çözmek için istinbat metotları geliştirmişlerdir. Her bir müçtehit bunu akli melekesi, ufku ve bilgisine göre bir çözüm yöntemi denemişlerdir. Bu çözüm yöntemleriyle, ne biri diğerinden daha Müslüman dır ne de daha sağlam yoldadır. Geliştirdikleri yöntemler, nasları anlama yöntemleri olup problemleri çözmede ortaya koydukları çabaların bir göstergesidir.
Her bir farklı bir yöntem belirlediği anlaşılmaktadır. Geliştirdikleri bu metodoloji sayesinde dini emirlerin anlaşılmasında daha sağlıklı ve denetlenebilir bir yöntem olmasına yöneliktir. Bu yöntemler kullanılmadan nasların anlaşılması mümkün olmakla birlikte bu yöntemler bizlere nasları anlamada adeta daha sağlıklı ve denetlenebilir bir formül önermişlerdir.
Nasıl ki matematik problemlerini çözerken bir formülden hareket ediyorsak, bu formül sayesinde daha sağlıklı ve denetlenebilir bir yönteme sahip oluyorsak, müçtehitlerin geliştirdikleri nasları anlama formülleri de adeta sosyal hayattaki problemlerin daha sağlıklı ve denetlenebilir (formüller gibi)usul kuralları geliştirmişlerdir.
Bu usul kuralları, nasları daha doğru anlamada, hata yapma oranını düşürmek amacına matuftur. Elbette ki Kuran’dan herkes kendine göre bir şeyler anlayabilir. Ancak ciddi bir metodolojiye sahip olmadan Kur’an’ın anlaşılması sağlıklı olmayabilir. Bu metodolojik yöntemlerle, nasların daha doğru anlaşılması, Müslümanlar arasında birlik ve beraberliğin sağlanması açısından takdire şayandır.
Günümüzde bir metodolojiye sahip olmadan, din hakkında ahkâm kesmek ciddi yaralar açtığı malumunuzdur. Sosyal problemleri çözerken, (nasıl ki işin erbabı ve uzmanı olmadan problemi daha da artırıyorsak) ciddi bir metodolojiye sahip olmadan, problemleri çözeyim derken sosyal hayatta da derin yaralar açılabileceği, nasların anlaşılması sağlıklı olamayacağı, kaosa sebebiyet verebileceği açıktır. Saygılarımla. Prof Dr Hadi Sağlam