Günümüzde var olmanın ve kıymet görmenin/kazanmanın ölçüsü, artık sosyal medya mecrâlarında daha çok görünmek...

·        Günümüzde var olmanın ve kıymet görmenin/kazanmanın ölçüsü, artık sosyal medya mecrâlarında daha çok görünmek, paylaşımda bulunmak, karşı/karşıt etkileşimde olmak biçiminde algılanır olmuştur…

·        Fıtrat ve ahlâk itibariyle, huy ve karakter açısından nasıl biri olduğunuz değil, nasıl “göründüğünüz” ve bu “görüntü” konusunda ne kadar aktif olduğunuz önem kazanıyor…

·        İnsanlar, sırf “beğeni” kazanmak için kendilerini olduklarından daha farklı gösterme yarışına girmiş, koşuşturmaktadırlar…

·        Beğeni ve alkışlar çoğaldıkça, “narsisizm” dedikleri (bir kişilik bozukluğu olarak; kişinin kendini beğenmesi, kendine tapınması, kendisine âşık olması demek olan) yolun taşları da bu övgü ve alkışlarla örülmeye başlanıyor…

·        Hâliyle, bol keseden dağıtılan övgü ve beğeniler, teşvik edici yorumlar, sahte gülümseyişler, insanın kendini dev aynasında görmesine ve beğeni budalası olmasına sebep oluyor…

·        İşte, “kendini beğenmişlik” olarak karşılığını bulan ve dinimizin“kibir” olarak adlandırdığı dağın duvarları böylelikle örülmüş oluyor…

·        Bizim bu mecrâlarda, belki de en çok tükettiğimiz değerler, mahremiyet ve samimiyet idi. Onları kaldırıp yerine selfie (öz çekim), görüntü verme ve sosyalleşme (!) adı altında her türlü özelimizi paylaşıma açmamız, -istemesek te- kaçınılması zor olan bu neticeleri önümüze koydu…

·        Bütün bu ölçüsüz davranışlarımızın karşılığı, Allâh’ın değil insanların rızâ ve beğenisini kazanmak olunca, Rabbin rızâ ve memnuniyetini de kaybetmiş olduk…

·        İnsan hayatını kolaylaştıran gelişmelerin ve teknolojilerin nimetleri yanında neler hebâ etmedik ki, biz bu câzibesi süslü yollarda..?!

·        En büyük takipçimizin Allâh ve görevlendirdiği melekleri olduğunu, bu nedenle takipçi ve beğeni fenomenlerimizi artırmaya çalışmak yerine, Rabbimizin rızâ ve hoşnutluğunu kazanmaya çalışmak elbette daha kazançlı ve doğru bir davranış olacaktır
 

Şu mübârek düstûrlar rehberimiz olsun:

“Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız. İki melek (insanın) sağında ve solunda oturarak yaptıklarını yazmaktadırlar. İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.”  (Kâf, 50/16-18)

“O, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'ın üzerine istivâ edendir. Yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür.”  (Hadîd, 57/4)


 

Şeref İŞLEYEN