İyilik ve kötülüğün ölçüsü, her işin başı da sonu da, “kelime-i tevhîd” ölçüsünde karşılığını buluyor…

İman insana ne kazandırır, imandan mahrum olan neden mahrumdur, yaşadığımız hayatta bunun defalarca kere ispatını görmek mümkündür.

Çağın insanı aslında en büyük problemleri kalbinde, ruhunda yaşıyor…

İnsanlar fâkir, çünkü aramızda dünyayı bir baştan öte başa zengin kılacak zenginler olduğu halde kalpleri/ruhları fakir olduğu için, imandan, infâktan, merhametten mahrum oldukları için koca kâinât mahrumlarla, yoksullarla, fâkirlerle dolu…

Bir dengesizlik, bir adaletsizlik, bir hakkaniyetsizlik var ve zirveleri görmüş durumda.

Hapishaneler dolu… İnsanlar birbirlerini sebepsizce veya boş/basit şeyler yüzünden acımasızca katlediyor, yaralıyor, sakat bırakıyor…

Çünkü insanların kalplerindeki iman, şüphelerle zarar görmüş, yüreklerde merhamete, muhabbete yer kalmamış…

İnsanlar kendilerini zevk-ü sefaya, gezip tozmaya, çılgınca dünyalık kazanmaya adamış; eşler, çocuklar, aileler perişan…

Kadınlar/kızlar/oğlanlar sokaklara, kaldırımlara düşmüş, sâhipsiz ve hâmisiz…

Şehvet ve şöhretinin, hız ve haz tutkularının, kız tavlama, oğlan ayartma ile sürdürülen nefis yarışının derdinde…

Âhiret kaygısı, emânet şuuru, sorumluluk bilinci kalkmış, imânlar zedelenmiş…

İnsanlar her türlü günâhıngirdâbında bir o yana, bir bu yana savruluyor, takvâ duygusu, hicap örtüsü zedelenmiş, öz’dekiimân küllenmiş…

Hayata, insanlara ve olaylara bakın…

Nerede bir problem varsa, kuşkusuz altında yatan sebep: İman zaafiyeti yahut ondan mahrûmiyet…

Şimdi imanlarımızı yenilemenin vaktidir!..

Sînelerdekiîman, “her şeyi tutan bir şey”çünki…

O darbe aldığında yahut zâil olduğunda her şey mübah hale geliyor ve insan artık hem kendisinin, hem kendi cinsinden olan ya da olmayanların canavarı haline gelebiliyor!

Bugün bizim “mânevî bir Check-UP” yaptırmamız illâki gerekiyor…

İnanıyor muyuz, ya da neye ve nasıl inanıyoruz, niçin inanıyoruz? Suallerini sormamız gerekiyor kendimize…

Bugün hayatımızın merkezindeki iman esasları nelerdir?

Allâh’a ve âhiret gününe, kitaplarına, meleklerine, peygamberlerine… inanmak mı iman esaslarımız…

Yoksa; bilime, teknolojiye, akıllı telefonlara, şarj aletlerine, dünya işlerine….mi dönüştü iman esaslarımız?

Evet; hayat programımız olan Kitâb-ı Kerîm’e açıp bakmak, okumak, ona göre tavır almak hiç aklımıza gelmezken ya da hiç ihtiyaç duymazken…

Telefonumuza gelen bir bildirim sesiyle ona bakmadan, mesajları, mailleri, paylaşımları gözden geçirmeden edemiyorsak, yaşadığımız hayatın “iman ve İslâm ilkelerini” yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor!...

Eğer hâlâ ölmediysek ve nefes alıp veriyorsak, fırsatımız var demektir!

Kendimizi, hayatımızı, imanımızı, amellerimizi, fikirlerimizi gözden geçirme fırsatı…

Yarın çok geç olmadan, bu günün kıymetini bilmeliyiz.

Hz. Ali (R.A.)’ın ifadesiyle;

Yarın, yarın… deme; yarın olur da, bakarsın ki sen olmazsın!”

 Şeref İŞLEYEN 14.06.2023 Cuma