Aile içerden ve dışarıdan kuşatma ve tehlie altında "sos" veriyor. Ellerimizin arasında akıp giden evlatlarımız.
SON KALE AİLE
Aileyi bir arada tutan temel direklerin birer birer yıkılmaya yüz tuttuğu, insanı insan yapan değerlerin köklerinden koparılmaya çalışıldığı talihsiz dönemleri yaşıyoruz.
Günümüz hız ve haz çağında, egoizmin ve kapital değerlerin alabildiğine arttığı böyle bir dönemde insanlar, hızla yalnızlaşmakta ve aile mefhumu giderek yıkılmaya yüz tutmaktadır.
Gün geçmiyor ki aile içi şiddet olaylarını yansıtan haberlerle sarsılmayalım.
Yıkılan yuvalar, sönen ocaklar, mağdur olan yavrular…
Ellerimizin arasından farklı yerlere kayıp giden evlatlar…
Aile, içerden ve dışarıdan kuşatmalar ve tehlikeler altında “sos” veriyor.
Bu yüzden aile mefhumu bunalımda ve kriz geçiriyor.
Ailede geçimsizlik ve boşanmalar çığ gibi artıyor.
Gençler farklı nedenlerle evlenmekten çekinir hale geldi.
Geçimsiz aileler, şiddet ve nefret söylemi onların gözünü korkutuyor.
Peki, çözüm nedir?
Her şeye rağmen aile bizim “son kale”miz.
Son kalemiz aileye daha sıkı sarılmalı, onu korumalı, gözetmeli, daha sağlıklı ve dengeli temellere oturtmalıyız.
Ailemizin ve sahip olduğumuz değerlerin kıymetini her zamankinden daha fazla bilmemiz gereken bir dönemden geçiyoruz.
Aileye ne kadar önem versek azdır. Çünkü insani erdemlerin yaşanacağı nihai merci ailedir
Din ve dünya hayatı ancak aile ile düzenli ve anlamlı olur.
Geleceğimiz olan evlatlarımız, sevgi ve merhamet dolu sıcak yuvalarda büyüyerek olgunlaşırlar.
Eşlerin ve çocuklarının beden ve ruh sağlığı için yuvalarının huzur ve sükûn kaynağı olması kaçınılmazdır.
Yuvalarımız esen fırtınalara karşı sığınılacak limanlarımız olmalıdır.
Ebeveynler, huzuru dışarıda değil ailede aramalı ve çareler aramalıdır.
Unutmayalım, hayat aldıklarımızla kazanılır, verdiklerimizin üzerine bina edilir.
Eş ve çocuklarımız verdiklerimiz üzerine karşılığını göreceğimiz en değerli varlıklarımızdır.
Vefanın İstanbul’da bir semt adından öte ailenin temel dinamiklerinden biri olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir.
Sevgi, merhamet ve hoşgörü lafta kalmamalı eşler arasında ete kemiğe bürünmelidir.
Sadakat, dürüstlük, fedakârlık gibi güzel hasletler tarihin güzel anıları arasından süzülüp çıkarılarak güncel güzelliklere dönüştürülebilir.
Allah’ın rahmet ve merhamet tecellilerinin üzerimize yağmasını istiyor ve bekliyorsak, bu güzel erdemleri mahlûkatına karşı yerine getirmekten bir an bile geri durmamalıyız.
Cennetin yollarının taşlarını bu dünyada iken döşemek istiyorsak, aile yuvasının tuğlalarını sağlam ve güzel hasletlerle örmemiz gerekir diye düşünüyorum.
Aile aynı zamanda ülkenin birlik ve dirliğinin sigortasıdır.
Cennet bir vatanın inşası cennet yuvalarının artmasından geçer. Aksi bir durum aile yuvalarını ve memleketi cehenneme çevirir.
O yüzden elde kalan son kale aile önemli; bize göre hayat-memat meselesidir.
Yoksa… Düşünmek bile istemiyorum…