Yeryüzü geneline bakıp söylemek gerekirse, bugün insanlık âleminin içerisinde yüzdüğü en elim ve vahim felâket, iffetsizlik, hayâsızlık ve örtüsüzlüktür. Bunun getirdiği ve getireceği ağır sonuçlardır.

Yeryüzü geneline bakıp söylemek gerekirse, bugün insanlık âleminin içerisinde yüzdüğü en elim ve vahim felâket, iffetsizlik, hayâsızlık ve örtüsüzlüktür. Bunun getirdiği ve getireceği ağır sonuçlardır.

Her şeye, yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen İslâm, gelmekte olandır, gitmekte olan değil. Böyle inanıyor, ümidimizi bu inançla besliyoruz.

Ancak bir konu var ki, düzelebileceğine dair bir umudumuz yoktur desek, yanılmış olmayız: Müstehcenlik, örtüsüzlük, hayâsızlık, iffetsizlik, terbiyesizlik…

“Şu caddelerin, sokakların haline bir baksana” denildiğinde bocaladığımız, ümitsizliğe kapıldığımız…

Ø  Allâh’a inanmayan bir ateistin, bir zaman sonra düzgün ve itikadı sağlam bir mü’min olması uzak bir ihtimal değildir, zira hidâyetin sahibi Allah’tır ve kalpler O’nun elindedir.

Ø  Artık ciğerleri kabul etmediği için bile olsa sarhoş birinin içkiyi bir gün bırakabileceği,  imkânsız değildir, nitekim hayat bunun örnekleriyle doludur.

Ø  Bir kumarbaz, elinde olanı yitirip meteliksiz kalınca günahına tövbe edip yaptığı yanlıştan bir gün dönebilir, bu mümkündür.

Ø  Yalancının, sahtekârın biri, söylediği yalanlardan, yaptığı kandırmacalardan bir gün bıkıp usanabilir, artık dürüst ve samimi bir kimse olabilir, bu da mümkündür.

Ø  Ömrünün büyük kısmını cimrilikle geçirip, günün birinde pişman olup kesenin ağzını açan ve varını-yoğunu tasadduk eden kimseleri bilir, tanırız.

Ø  Gaddar ve merhametsiz birinin de günün birinde şefkat ve merhamet timsali naif bir insan olduğuna şahit olmuşluğumuz vardır.

Ø  Peki, yırtılan bir haya perdesi yeniden dikiş tutar mı, düşülen bir iffetsizlik çukurundan nefis yeniden düze çıkabilir mi, nefsini tuğyana, bataklığa, pornografiye zebûn etmiş, ahlâksızlıkta fanatikleşmiş birinin ahlâk âbidesi haline dönüştüğünü görebilir miyiz?

Ø  Meselâ soğuk bir kış gününde sokakta şortla dolaşan, giydiği üstlük vücudunun yarısından fazlasını çıplak bırakan, teninin her bir köşesi dövme ile dövülmüş, zedelenmiş, darp edilmiş bir bayanın bu durumdan kurtularak İslâmî bir daire içerisine girdiğini görmek mümkün müdür?

Allah’tan umut kesilmez elbet…

Çatlayan ar damarı, bir gün dikiş tutar mı bilmiyorum ama nedense umudum az.

“Hayâsı olmayanın imanı yoktur” der nebevî ölçü biliriz. Belki de ümitsizliğimiz bundandır.

Dünya ülkelerinin de bu vehametten farkı olmasa da, yaşadığımız ülke özelinde söylememiz gerekirse;

Caddeleri, sokakları hayâ perdesi yırtlmış, ar damarı çatlamışlardan yeteri kadar nasibini almış durumdadır.

Kötülüğün / bâtılın tasvîri saf / temiz zihinlerin / kalplerin ifsadına sebep olur biliyoruz ama;

Yaşanan bütün utanılası hâller, kitlelerin gözünün içine soka soka sergilendiği için, bizim söylemekle ifsâd edeceğimiz bir zihin kalmamıştır.

Şuur ve iz’an sahibi, edep ve haya sahibi bir Müslümanın  kafası dik, caddelerde, sokaklarda rahat bir şekilde yürüme imkânı yoktur. Hatta zorunlu olmadıkça sokaklarda volta atmanın da helâl olacak bir tarafı kalmamıştır desek yanılmış olmayız.

Caddelerde yürürken sanki herkesin yürümesi gereken bir yoldan değil, yatak odasından geçip gidiyorsunuz, ürperiyorsunuz…

En belirgin özelliği insanlara fuhşiyâtı emretmek olan iblis, insanlığın ar damarını çatlatmada, hayâ perdesini yırtmada en büyük zaferini elde etmiş durumdadır.

Baharı, yazı fırsat bilerek ve bahane ederek olanca hayâsızlıklarıyla sokaklara dökülen kızlar, kadınlar, bilinçli / bilinçsiz Allâh’a, Resûlüne, İslâma ve İslâmın mukaddeslerine karşı savaş açmış durumdadırlar.

Sanki insanlara sunacakları ve öğünecekleri avret yerlerinden başka bir sermayeleri yokmuş gibi davranan zavallılar ordusu…

Sadece dişiliklerini ortaya koyarak kişilik segilemeye çalışan gâfiller sürüsü…

Ve bunlardan sorumlu olan, dünya yıkılsa umurlarında olmayacak anne-babalar, veliler, ağabeyler, sahipler!

Bir final müsâbakasına hazırlanırcasına kızlarını, kadınlarını, eşlerini, kardeşlerini bu hayâsızlık, edepsizlik yarışı için bizzat sahneye sürenler, sahaya çıkaranlar, bunlardan gizli zevk alanlar, haz duyanlar, göz kapayıp ses çıkarmayanlar !...

Allâh’a karşı yürütülen bu kirli savaşın gizli ve âşikâr kahraman(!)ları…

Ve tabi bütün bu piyasadan nemâlanan algı yönetmenleri, reklâmcılar, satıcılar, soyguncular…

Söz uzar gider…

Allâh sözün özüyle kendine gelenlerden eylesin.

Gaflet ve dâlâlet denizinde boğulup helâk olmaktan muhâfaza buyursun bizleri…

“Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, bilin ki o, ısrarla hayâsızlığı, çirkin ve kötü işleri yapmayı emreder. Eğer üzerinizde Allah’ın lutfu ve merhameti olmasaydı, sizden hiç kimse ebediyen temize çıkamazdı. Ancak Allah dilediği kullarını temize çıkarır. Allah her şeyi hakkiyle işiten, hakkiyle bilendir.” {Nûr; 24/21}

“İman edenler arasında hayâsızlığın ve çirkin işlerin yayılmasını isteyenlere dünya ve âhirette can yakıcı bir azap vardır. İşin iç yüzünü Allah bilir, siz bilmezsiniz.” {Nûr; 24/19}

Şeref İŞLEYEN

26/04/2024 - Cuma